Öncelikle samimiyet; sunumun en çok alkış ve tezahürat alan kısmı kadın haklarına ilişkin olan kısımdı: “Bu amaçla toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve korumak öncelikli bir devlet politikası haline getirilecek; bu konuda yasal ve yapısal gereklilikler sağlanacaktır.” Bu kısım coşkuyla karşılandı. Metnin hazırlanması sırasında ve sunumu yapan genel başkan yardımcıları arasında bile buna riayet edilmemişken bu söz nasıl inandırıcı olabilecektir. Bildiğim kadarıyla buna engel olacak bir yasal düzenleme de yok! Masadaki tüm liderler milletvekillerini doğrudan kendileri atamışlarken ve bu eşitliğe dikkat etmemişken hatta tüzüklerindeki kotalara uymamışken havada kalan popülist bir ibare bu. Aynen “milletin vekilini millet seçecek” söyleminde olduğu gibi…
Mevcut erkek egemen statükodan kopacaklarına dair bir işaret de göremiyoruz. Gidişat tam tersini işaret ediyor. Örneğin CHP önseçimi fiilen tamamen kaldırdı, kadın kotasına uymadı. 36 İYİ Parti milletvekilinin yalnızca 2’si kadın. “İstanbul Sözleşmesi”nin vurgulanmamış olması unutulmuş olamayacağına göre, “masanın” bu konuda anlaşamadığının dolayısı ile mevcut durumun devam edeceğinin göstergesi değil mi?