Her yere imam hatip okulu açmak cemiyeti toparlamak için geçerli bir yol hiç değildir. Burada eğitim verecek uzman öğretmen bulmak çok zor. İmam hatipte okuyan öğrencilerin büyük çoğunluğu Arapça öğrenmek bir yana, Arap harfli bir metni çözmekten bile uzak kalmış; üstelik bu çocukların birçoğu da gerçekten çok meraklı ve zeki yavrularımız. Çok öğrenci okulun kalabalıklığından ama hiçbir şey öğrenemeden mezun olduğunu söylüyor.
Galiba anne babalar okulların eğitim başarısından çok disiplin tarafına önem veriyorlar. Bazı okullar ise Anadolu İmam Hatip Lisesi gibi başlıklarla kuruluyor; yani hem İngilizce öğretecekler, hem Arapça hem de Türkçe; maaşallah. Henüz görülmedi.
“Edebiyat Liseleri” diye birçok aydınımızın program ve muhteva düzenleyerek sundukları projeler “Fen Liseleri”ne paralel bir program öneriyordu. Derhâl sulandırılarak dejenere edildi. Öyle ki sayıları gereksizce ve hazırlıksızca ilk anda 30’a ulaşan bu okulların bazılarında öğrenciler, eğitimcilerden daha çok öğrenmeye iştahlı ama tatmin edilmedikleri açık. Bu konularda bakanlık açık imtihan yapabilir, yani anında çekilen bir kura ile okullarda öğrencilerin birtakım başka meslektaş ve aydın önünde bir imtihana girmesi mümkün olabilir. Mazide Osmanlı maarifinin bu gibi müsabakalara başvurduğu biliniyor ve bu başarılıydı ancak bu başarının tekrar edeceği şüphelidir.
Anne babaların disiplin altına alınması lazım. Para veriyorum diye insanların okul civarında gruplaşması, kendi aralarında WhatsApp grupları teşkili, gerek müdürleri gerekse öğretmenleri baskı altında tutmaları kabul edilemez. Böyle bir manzarayı hiçbir Avrupa okulunda ne kilise, ne laik, ne de özel atılımlı okullarda göremezsiniz. Türkiye, parayı verenlerin her şeyi bileceği bir ülke hâline geldi ve disiplin ilk önce maarifi ve maarifçileri bırakmakla olur.
Türk Millî Eğitim Bakanlığı’nın vaziyeti iyi değil; ancak ne Bakanlığı ne memurları hatta ne de bakanları tek tek suçlamamız mümkün değil. Çünkü iki seneden fazla hiçbir Millî Eğitim Bakanı iş başında kalmadı.