Yılladır süren tartışmalardan, asgari ücretin en büyük toplu sözleşme olduğunu, bugün 8 milyon işçiyi doğrudan ilgilendirirken ücret ve maaşla çalışan tüm emekçileri de dolaylı ilgilendiren bir ücret olduğunu son yılların tartışmaları içinde öğrendik. Dahası asgari ücretin patronların ve hükümet temsilcilerinin çoğunlukta olduğu bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK) tarafından tespitinin ancak otokratik, faşist rejimlerde olabileceğini de yaşadıklarımızdan biliyoruz.
Ancak eğer işçiler ve emekçiler, patronların ve hükümetlerinin verdiğini değil de insanca yaşayacak bir asgari ücret istiyorlarsa, asgari ücret tespitinin demokratikleştirilmesi ve asgari ücretli işçilerin temsilcilerinin ağırlıkta olduğu bir mekanizma ve işçi tarafının grev hakkıyla da donatılması talepleriyle harekete geçilmesi gerektiğini bilmek zorundadır.