Dolayısıyla AKP-MHP anayasasının o hiç kimsenin beğenmediği 12 Eylül Anayasası’nı bile aratan; Türkiye tarihinin en gerici ve en otoriter düzen tarifini yapan bir anayasası olacağını söylemek yanlış olmaz.
Tersine bu anayasanın, tıpkı MHP ve AKP’li vekillerin gönüllerinden geçtiği gibi; bir ayağı Orta Çağ’da öteki ayağı ırkçılık ve faşizmde olan bir rejimi güvenceye alan bir anayasa olması daha büyük bir olasılıktır.
Bu ideolojik-siyasi zemine bir de; Meclisi feshetme, yasa hükmünde kararname çıkarma yetkisi olan, bakanları Meclis dışından seçen, yüksek mahkemelerin üyelerini, üniversite rektörlerini atayan bir “Türk tipi başkanlık” eklendiğinde nasıl bir rejim inşa edilmek istendiği, nasıl bir rejimin anayasasının yapılmaya çalışıldığı daha açık görülmektedir.
Bu gidişatı geri çevirmenin tek yolu ise, ülkenin ilerici demokrat birikimine sahip, özgürlük ve demokrasi talep eden güçlerinin; bir “MHP-AKP anayasası”nı önleyecek, laik ve demokratik bir Türkiye’nin anayasasını oluşturacak talepler etrafında oluşacak birleşik mücadelesinden geçmektedir.