Uluslararası ilişkiler literatüründe “dondurulmuş sorunlar” olarak tanımlanan krizler yeniden ısıtılıyor. Mevcut küresel sistem göz önüne alındığında şaşırtıcı değil. Dünya çok kutupluluğa doğru evrilirken “dondurulmuş krizler” şiddetlenen hegemonya çatışmalarının gölgesinde birer stratejik hamleye dönüşebiliyor.
ABD liderliğindeki ‘kolektif emperyalist’ cephe ile Rusya ve Çin arasında süregiden nüfuz/paylaşım mücadelesinde Balkanlar’da, Kafkasya’da, Hint alt kıtasında, Orta Asya’da peşi sıra ısıtılan bu sorunların halihazırda üç unsuruna tanıklık ediyoruz. Yeni bir dünya savaşı senaryolarının ortalığa saçıldığı bu kaotik iklimde ufak bir kıvılcımın öngörülemez sonuçlara yol açması işten bile değil.