TÜSİAD Başkanı Cansen Symes’ın yaptığı konuşma da dikkat çekiyordu. O da “ekonomik sorunların çözümü hukukta” diyordu. Kurumların bağımsızlığının sağlanmasını ve yargı başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında liyakat bazında bir istihdam politikası uygulanmasını talep ediyordu.
Oysa eskiden iş adamları ve onların çıkarlarını savunan örgütler ya faiz politikalarıyla ya vergi yasalarıyla ya da buna benzer ekonomik konularla ilgili taleplerde bulunurlardı iktidarlardan. Çoğunlukla da bu ülkenin sanayicisi ve tüccarı gibi değil de Avrupalı firmaların temsilcileri gibi bakarlardı memleketin meselelerine. TÜSİAD’ın bu noktaya gelmiş olması ve ülke sorunlarının çözümünün yapısal nitelikte ve sosyal temelli olması gerektiğini anlamış olması geç de olsa iyi.
İşin ilginç tarafı ise liberal bir bilim adamı, milliyetçi bir düşünür ile seküler burjuvazinin temsilcisinin aşağı yukarı ortak bir çözüm noktasında buluşmuş olmaları. Ne de olsa aklın yolu bir… Çözümün nerede olduğunu anlamak için alim olmaya da gerek yok aslında. Daha da güzeli ise iktidardaki AK Parti’nin uzun uzun çözüm formülleri aramasına ihtiyaç yok. Çünkü muhtaç olduğu kudret kendi fabrika ayarlarında…