Bizim millet yatırım sever, bu ülkede yatırım denildi mi akan sular durur.
Yatırım da inşaattır esas olarak. Gözle görülmeyen elle tutulmayan yatırımlar pek yatırım olarak görülmez çünkü. Bu yüzden siyasetçilerimiz boyuna gözle görülen, elle tutulan yatırımlarla çıkarlar karşımıza.
Eğitimde yatırım okul inşaatıdır, sağlıkta yatırım hastane inşaatıdır, sporda yatırım stadyum inşaatıdır.
İnşaat yaparken maliyet, ihtiyaç, öncelik gibi hususlar pek dikkate alınmaz. Vatandaşın zaten bunlardan haberi olmaz.
Bu işlerin üzerinden yapılan yolsuzluklara dikkat çekenler ise “Sen yatırıma mı karşısın!” denilerek susturulur. Susmasa da kamuoyunda pek etki bırakamaz. Çünkü bu millet yatırım sever…
Bu yüzden siyasetçilerimiz fırsat buldukça başlarında baretle fotoğraf çektirirler ki “çalıştıkları” belli olsun. Yatırımın simgesi inşaat başındaki baretli siyasetçidir.
Bu bir yana, binaların büyüklüğü veya sayılarının çokluğu mu önemli, bu binaların gördüğü fonksiyon veya bu binaların içinde yapılan işlerin niteliği mi?
Bizde aynı zamanda kemiyeti keyfiyetin önünde tutma eğilimi var. Toplumsal bir arıza bu. Ancak siyasetçiler için elverişli bir zemin.
Çünkü keyfiyetin savunulacak durumda olmadığı alanlarda kemiyetle övünebilme imkanına sahipler.
“Dünyanın en büyük adalet sarayı Ankara’da inşa ediliyor” müjdesi niye gurur okşamasın?