Galiba bizim kültürel yapımızın icabı olarak liderlerin karizması temsil ettikleri fikirlerin önüne geçebiliyor. Ne de olsa binlerce yıllık monarşi geleneğini terk edip demokrasi deneyimine girişmemiz daha dünkü hadise.
Dolayısıyla “sağcı Atatürkçüler”le “solcu Atatürkçüler”in karşı karşıya geldiği tuhaf tabloya çok da şaşırmamak lazım. Gerçi bugün Atatürk adının meşrulaştırıcı gücü eskisine nispetle epeyce azaldı ama toplumun devlete ve siyasete bakışı pek değişmedi.
Bakarsınız, belki yarın tıpkı Atatürk gibi Tayyip Erdoğan’ın da sağcı, solcu, liberal vs. yorumcuları çıkar; onu da kendi istedikleri bir çerçevenin içine oturtmaya çalışırlar.
Zira kabul etmek lazım ki Erdoğan’ın kimi politikaları itibarıyla milliyetçi, kimi politikaları itibarıyla liberal ve kimi politikaları itibarıyla İslamcı diye nitelenmesi pekâlâ mümkün. Erdoğancılık siyasi meşruiyet kaynağı haline geldiği takdirde olur mu olur.