Belki de coğrafyanın tamamen istilasına yönelik dalga, bir nevi Haçlı Saldırısı Türkiye’yi devre dışı bıraktıktan sonra başlayacaktı. O büyük hesabı şimdilik bozduk. Bu yüzden çok öfkeliler, çok kızgınlar.
Türkiye, Batılı istila karşısında koruyucu gücü ve misyonu olan tek ülkedir. Bu yüzden Suriye ve Irak’ın kuzeyi bu koruma kalkanının içine alınmalıdır. Aksi takdirde Musul, Kerkük, Tel Afer, Halep örgütlere teslim edilecek, örgütler üzerinden yabancı ülkelerin kontrolüne girecek, coğrafya kendi içinde parçalara ayrılacaktır.
Bu yüzden Ankara’nın elini çabuk tutup, üç bölgeye daha Fırat Kalkanı modeliyle müdahil olması, bu bölgelerin koruması için şarttır.
Biz o bölgeleri koruyamazsak oralar Türkiye’ye karşı saldırı üslerine dönüşecek, bütün bölgeyi parçalara ayırmak için işgal harekatları bu bölgelerden yapılacaktır.
Daha açık bir ifadeyle, ne İran Şiiliği, ne Kürt milliyetçiliği Musul’u, Kerkük’ü, Halep’i koruyabilir. Türkiye buralarda olmak zorundadır, asla bir yabancı gücün buralara girmesine izin verilmemelidir.