… son 3 yılda Türkiye artık küresel bol para imkanından faydalanamaz oldu.
Parasal genişlemeye bağlı küresel fiyatlar artıyor ve bizi de etkiliyor. Ama yabancı sermaye girişi yetersizliğinden bu sefer bizler sadece maliyet ödeme tarafında yer aldık.
Burada özelikle hukukun işleyemeyişi mülkiyet güvencesini riske sokarken, siyasi ve ekonomik politikalardaki Başkana bağlı ani değişim belirsizliği de yabancı sermaye girişi önünde en büyük engel olarak gösterilmektedir.
Oysa bu dönemde Türkiye’nin de önüne geçen Mısır ve Nijerya bile bizim payımızı almaya başlamış oldu. Yani sermaye Türkiye yerine bu ülkelere yönelmiş oldu.
Türkiye TL’nin değer kaybında özellikle Mayıs 2016 sonrası negatif ayrışmaya başladı. Demokrasiden uzaklaşmanın bedelini değer kaybı ve pahalılık olarak ödemeye başlamış olduk.
2016 başlarında 1 dolar 3,0 TL ediyordu. Ama şimdi 1 dolar nerede ise 9,0 TL edecek noktaya geldi.
2016 başında 1 dolar 4,0 Brezilya Reali ediyordu. Şimdilerde ise 1 dolar 5,5 Brezilya Reali ediyor.
Yine 2016 başlarında 1 dolar 16,0 Güney Afrika Randı seviyesinden işlem görürken şimdiler bu fiyat 15,0 Rand şeklinde sürüyor.
Bir dönem Türkiye’nin bile gerisinde gösterilen bu iki ülke dahi para değerlerini korumayı başarırken, Türkiye’de TL 3 kat değer kaybederek aslında başka bir sınıfa geçmiş oldu. O ülkeler artan varlık fiyatlarını yerel paraları ile dengelerken, Türkiye faturalara yeni maliyetler eklemeye devam ediyor.
Kısaca bizler paranın sefasını süremiyor ama cefasını sonuna kadar ödemeye devam ediyoruz.