15 Temmuz gecesi felaketin kıyısından kıl payı geri döndük.
Aynı tarihli yazımda bakın ne diyorum:
“Hâlâ dinci-etnik milliyetçilik ruhuyla Türkiye’nin demokrasisini koruyacağını sananlar var.
Onlara göre laiklik dinsizlik…
Demokrasi dinci-etnik milliyetçilik temelinde değil, laiklik temelinde yükselir.”
Aradan bir yıl geçti…
Yine aynı şeyleri yazıyorum…
Türkiye’deki tarikatların, cemaatlerin dinci-etnik milliyetçilik sarmalında birleştiğini bilmemiz gerekir.
O zaman?
Demokrasiler laiklik temelinde yükselir…
Laiklik olmadan demokrasi olmaz!
Önce toplumumuza dindarlıkla- dinciliğin ne anlama geldiğini öğretmemiz gerekir.
Halkın mutlak iradesi, laiklik temelinde demokrasinin hayata geçmesiyle gerçekleşir.
İşte o zaman hayat çiçeklenir, umutlar çoğalır…
Çocuklarımız aydınlık sabahlara uyanır.
Ulusal birlik, dinci-etnik milliyetçilikle gerçekleşmez; demokrasi ve özgürlüklerle gerçekleşir.
Bilinçli birey, her türlü dine, inanca, düşünceye saygı gösterir; egemenliğin kayıtsız şartsız halkın olduğuna inanır.
Bilinçli birey olmak, eğitim sistemiyle, bilime verilen katkıyla oluşur.