BERNA KAYTAZ
@bernakaytaz
Zamanın çarkı dönerken mevsimler değişiyor. Havada ıhlamur kokusu sarı güneş parlıyor, renklerin cümbüşünden kelebekler mutlu, balıklar suyun üzerinde zıplıyor, ılık esinti huzur ve umut verirken yaz mevsimi müzisyenlere de ilham oluyor.
Bugünlerde güvenebileceğimiz çok şey bulamasak da ben şarkılara güveniyorum. Onların hissettirdikleri gerçektir çünkü! Dünyanın sesini kısıp müziğin sesini açıyorum. Deniz kenarında şarkılar, irili ufaklı taşların üzerinden sekiyor. Haruki Murakami’nin de dediği gibi, “Hangi tür olduğu fark etmez iyi müzik bize saf neşe veriyor.”

George Benson ‘Summertime’
George Gershwin’in yaz zamanı yaşamın kolaylığı temasıyla yazdığı şarkısı kısa sürede büyük bir popülarite yakalamış. En bilinen, sevilen ve yorumlanan klasiklerden ‘Summertime‘ George Gershwin tarafından 1935 yapımı Porgy and Bess operası için 1934 yılında bestelenmiş bir arya. Sözler ise DuBose Heyward ve George Gershwin’in erkek kardeşi Ira Gershwin’e ait.
Yaz denince akla gelen ilk şarkılardan ‘Summertime‘ klasiğine yorum katarak değil yaşayarak seslendiren George Benson ve Dörtlüsü’nün düzenlemesi, melodik ve ritmik açıdan şarkının hakkını veriyor. George Benson’ın iki dakika yirmidört saniyelik bu versiyonu (Benson’ın Summertime şarkısına yaptığı farklı ve daha uzun yorumları da mevcut) yazın neşesini ve kolaylığını hissettiriyor. Çok iyi bir bas gitar virtüözü olan George Benson şarkıda bas gitar sololarını büyük bir coşkuyla ve heyecanla atıyor. Sahnede hep şık, enerjik hatta zaman zaman flörtöz. George Benson söylerken yaşadığı şarkıları dinleyenlere de yaşatıyor. 89 yıllık ‘Summertime’ geçmişten bugüne dinlendiği her yaz mevsimine yakışıyor.
Chris Rea ‘On The Beach’
Şarkıda bahsi geçen plaj, İspanya açıklarında Formentera isimli bir adada bulunuyor. Rock ve blues gitaristi Chris Rea, aşık olduğu Joan ile 1968 yılında bu aşk adasında unutulmaz bir yaz geçiriyor ve bu adada evleniyor. Hayatının en romantik zamanlarını geçirdiği o plaj ve o yaz Rea’ya 1986 yılında single olarak çıkartacağı şarkısı için ilham veriyor. Evliliklerinin üzerinden on sekiz yıl geçmesine rağmen 1986 yılında yazdığı ‘On The Beach’ şarkısında o yazı çok net hatırladığını ve oraya dönmek istediğini belirtiyor. 1978 yılında ilk single’ı ‘Fool If You Think It’s Over‘ ile tanınmaya başlayan Chris Rea’nın, 1986 yılında ‘On The Beach‘ şarkısı Amerika Birleşik Devletleri’nde yeniden dikkat çekmesine yardımcı oluyor. Rea, yaz aşkını evliliğiyle ve yazdığı şarkıyla ölümsüzleştiriyor.
“İyi müzik aşk gibidir; ne kadar çok olursa olsun, asla fazla gelmez. Ve müziği, yaşam arzularını ateşleyen bir yakıt olarak kullanılan insanların sayısı hiç de az değildir.” Haruki Murakami
Bilimsel olarak da kanıtlanan müzik dinlerken beyindeki zevk merkezimiz ‘nükleus akumbens’ harekete geçiyor ve iyi hissetmemizi sağlıyor. İyi hissettiren melodiler, şarkılar ve insanlar günü güzelleştirip yaşama sevincimizi ve bağışıklığımızı yükseltiyor. Gerçeklerden yorulan bünyemizi yine şarkılar dinlendiriyor. Söz ile ses arasındaki ahenk, gerçekler ve hayaller arasındaki uçurumu dengelemek için sığındığımız liman oluyor.
Bill Withers ‘Lovely Day’
17 yaşında Amerikan Donanmasına katılan Bill Withers, donanmada geçen dokuz yıllık sürede şarkı yazmakla ve müzikle ilgileniyor. İçindeki müzik aşkı ağır basan Withers donanmayı bırakıp müzik sektörüne girmek için Los Angeles’a geliyor ve başarılı kariyeri başlıyor. ‘Ain’t No Sunshine‘, ‘Use Me’, ‘Lean On Me‘ gibi soul ve R&B müzik camiasının en sevilen, bilinen şarkılarını üretiyor. Skip Scarborough, Earth, Wind & Fire, Patti Labelle ve dönemin diğer birçok R&B yıldızıyla çalışan, sektörde de tanınan bir söz yazarı ve yapımcısıydı. Şarkının müziğini Skip Scarborough yazıyor ve Bill Withers’in sözlerine de ilham kaynağı oluyor. Bill Withers bir röportajda müzisyen Skip için “Çok hoş, kibar bir adamdı. Skip’in olduğu her gün sadece güzel bir gündü. O bir iyimserdi. Aynı müzikle başka bir iş arkadaşımla aynı masaya otursaydım muhtemelen lirik olarak aklımdan başka bir şey geçerdi. Müzik, kişi ve odadaki ambiyansın birleşimi, bu şarkının bu denli pozitif doğmasını sağladı” diyor. 1977 yılında yayınlanan ‘Lovely Day‘ şarkısı çok büyük bir beğeni kazanıyor ve müzik listelerinde üst sıralarda yer alıyor.
Louis Armstrong ‘What A Wonderful World’
Caz müziğin ikonik isimlerinden bir Louis Armstrong. Uzun trompet sololarında yer alan ilk caz müzisyenlerinden. Doğaçlamalarıyla kendine has bir tarzı yakalayan entstrumanist Louis Arstrong’un isminin unutmaz olmasını sağlayan şarkıların başında geliyor ‘What A Wonderful World‘. Şimdiye kadar tasarlanmış en iyimser ve yaşama sevincini canlandıran şarkılardan biri olan ‘What A Wonderful World‘, Bob Thiele ve George Weiss tarafından 1967 yılında yazıldı. Amerika’da yükselen ırkçılık ve zorbalık ortamında panzehir olsun diye yazılan şarkı dünyamızın güzelliklerini takdir etmeyi aşılıyor. Eşsiz yorumuyla Louis Armstrong’un ölümsüzleştirdiği şarkı kayıt edildiğinde Armstrong 69 yaşındaydı. İngiltere listesinde şarkısı 1 numara olan en yaşlı sanatçı olarak tarihe geçen Armstrong bu şarkıda konserlerde dahi trompeti çalmıyor.
Mungo Jerry ‘In The Summertime’
İstikrarlı bir müzik kariyerleri olmayan İngiliz grup Mungo Jerry, müzik tarihine tek şarkı ile adını yazdırmayı başarıyor. Kimilerine göre tesadüfi olan bu başarı şarkının hala mırıldanılıyor olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Grup önderi Ray Dorset, John Lee Hooker’dan öğrendiği gibi şarkıda ayağıyla tempo tutuyor. Şarkıda sanılanın aksine davul kullanılmıyor. Seslerı ve enstrümanları ayrı ayrı kayıt edip cabasa adındaki bir alet ile birleştiriyorlar. Şarkının içerisinde duyduğumuz motorsiklet sesi için stüdyoya motorsiklet getirip kayıt eden topluluk bu çabasının karşılığını hala anımsanıyor olmakla alıyor.
‘In The Summertime’, 1970 yılında en çok satan şarkı oluyor ve listelerde 7 hafta 1 numarada kalma başarısı gösteriyor.