Dr. FEYZA BAYRAKTAR
info@feyzabayraktar.com
“Motivasyonumu kaybettim”, “Motive olamıyorum” gibi serzenişleri hayatın her alanında duyuyor, kendimiz de zaman zaman içine düştüğümüz derin motivasyonsuzluk kuyusundan çıkmaya çalışıyoruz.
İş yaşamında, diyet veya spora başlamada, yeni bir hobi edinmeyi düşünürken bile motivasyon, yokluğuyla çelme takıp bizi erteleme rüzgarlarında savrulmaya terk ediyor. Godot’yu bekler gibi motivasyonun gelmesini bekliyoruz. Biz bekledikçe motivasyon gittiği yerden gelmiyor. Biz aradıkça meşgule atıyor.
Son günlerde birçok kişi motivasyonla platonik aşk yaşıyor olsa gerek ki sosyal medyada motivasyon temalı birçok video paylaşılıyor. Bu videolarda, iş hayatında başarılı olmuş, adını duyurmuş insanlar yer alıyor ve bizlere bazı mesajlar veriyorlar. Bu mesajlar iki ana başlıkta toplanıyor.
Mesajların bir grubu, bir döneme damgasını vuran Rocky filmlerinin de ana mesajı: “Acı yoksa kazanç yok, kazanmak için asla vazgeçmemelisin”. Diğeri, başarının, ünün, paranın ne kadar anlamsız olduğu, önemli olanın, insanın yanındayken kendisini huzurlu hissedebileceği ailesinin ve dostlarının olması.
Özetle bazı motivasyon temalı video ve aforizmalar, ‘Hedeflerine sıkıca tutun, asla vazgeçme’ diye bağırırken, diğerleri; ‘Hedeflerin sandığın kadar anlamı yok; değerlerine tutun’ diye öğütlerde bulunuyor. Süslü paketlerle önümüze konan klişeler, kısa süreliğine iyi gelse bile ‘yapılacaklar listesi’ni erteleme kelepçesinin anahtarını bize vermiyor.
Neden erteliyoruz?
Yapılacaklar listesinin bu denli zihnimizi kurcalaması ve bir türlü yapılamamasının sebebi, zamansızlıktan öte, o işleri yapmamız için tam motive olmayı beklememiz. Yani bir işe başlamak için ‘mükemmel an’ı beklememiz.
Öyle bir an gelecek ki odaklanma gücümüzü toplayıp büyük bir tutkuyla yapmaya başlayacağız, yapmamız gerektiğini düşündüğümüz o işi. Ancak öyle bir an gelmediği için o işi yapmayı erteliyor, ertelerken de genelde ya bir şeyler atıştırıyor ya sosyal medyada oyalanıyor ya dizi izliyor ya da televizyon kanalları arasında geziniyoruz. Yapılacak iş ertelendikçe işi yapmak daha da zorlaşıyor ve zihni sürekli kurcalayan ama davranışa bir türlü geçirilemeyenler arşivindeki yerini alıyor.
Bir davranışımızın ödüllendirileceği ihtimali, o davranışımızı devam ettirmemizi sağlar. Örneğin, yüksek not alma ihtimali, bizi ders çalışma davranışını sürdürmeye teşvik eder. Yalnız, insan çok çalışsa bile sınavdan yüksek not alamayabilir. Sınavda bilmediği yerlerden sorulmuştur, iyi gününde değildir ve sonuç istediği gibi olmayabilir. Bu noktada, “O kadar çalıştım ama yine de olmadı” deyip bir sonraki sınavdan yüksek not almayı hedefleyerek çalışmaya devam eder ya da istediği sonuca ulaşamamanın faturasını kendisine keser ve kendisini ‘başarısız’ olarak tanımlar. Motivasyonu kırılır. O derse çalışmayı ve hatta diğer derslere çalışmayı da sürekli erteler.
İnsanın motivasyonu kırıldığı için bazı şeyleri yapmayı ertelemesi, hayatın birçok alanında görülebilir. Verdiği kiloları aldıktan sonra tekrar kilo verme sürecine başlayamamak, ne kadar çalışırsa çalışsın işinde istediği noktaya gelemeyip performansı düşürmek gibi…
Bir de hiç düşmeden, düşme ihtimali olduğu için yola çıkmayanlar var. Yani, emek harcayıp da karşılığını alamazsa ve hayal kırıklığına uğrarsa diye bir işe hiç başlamayanlar… İnsan bir işe çok emek harcayabilir ve sonunda emeklerinin karşılığını alamayabilir. Bunda birçok etken rol oynar. Ne kadar çalışırsa çalışsın, bazen sadece doğru zamanda doğru yerde olmadığı için- yani şans ondan yana olmadığı için- bile hedefine ulaşamayabilir. Unuttuğumuz bir nokta var ki hayat bazen adil, bazen değil.
Motive olmayı beklemeyin
Bir işe başlamak için tam motive olduğumuz o mükemmel an hiçbir zaman gelmeyebilir. Ne kadar emek harcasak da bazen hedeflerimize ulaşamayabiliriz ve hayal kırıklığı hissedebiliriz. Tüm bunlar bizi ‘başarısız’ ya da ‘yetersiz’ yapmaz ki başarısız da olabiliriz.
Düştüğümüz zaman kalkarız ama bu uçabileceğimizi garantilemez. Bir ödül ihtimali olabilir ama sonunda istediğimiz gibi ödüllendirilemeyebiliriz. Hedeflere giden yolda yürümeye başlarken motive olmayı beklerseniz, o yola hiç çıkamayabilirsiniz. Motive olmayı beklemeyin, yapın. Sonunda hayal kırıklığı yaşayacaksanız da yaşayın ama en azından bir öykünüz olur. İnsanın istediği gibi sonlanmasa da bir öyküsünün olması, olduğu yerde duruyor ve bekliyor olmasından çok daha iyidir.
Hedefleriniz ve değerleriniz arasında bir seçim yapmak zorunda değilsiniz. Onun yerine, hedeflerinizi değerlerinizle anlamlandırın. Böylece başarısızlıktan korktuğunuz için hayatı ertelemez, uçamayacağınızı bilseniz de düşmeyi göze alabilirsiniz.