Gelelim Türkiye’ye, ABD’de tutuklanan öğretim üyelerine başta ODTÜ ve Boğaziçi üniversitesi olmak üzere birçok üniversiteden eş zamanlı, harfiyen aynı söyleme dayalı “haklı” tepkiler geldi. Bazen sosyal medyada bir kişi haksız gördüğü, kınamak zorunda hissettiği bir olay karşısında bir paylaşım yapmaya görsün; “Şu olayda neredeydin?”, “Filanca tarihte niye sustun?” tarzı yersiz sorularla yargılanabiliyor. Bir birey, yanlış, çelişkili bir tutum almadığı takdirde, her olay karşısında tepki göstermek, her mağduriyete aynı duyarlılığı sergilemek zorunda değildir. Ancak kamu görevlilerine gelince bu iş değişir.
Kayyum rektörlerin, Boğaziçi kurucu rektörünü kapıdan almayan kişinin veya ODTÜ Devrim stadyumunu öğrenci şenliğine kapatan şahsın Atlantik ötesindeki olaylar karşısındaki tepkilerini, pekala “çifte standart” niteleyerek mahkum etmek hakkımız vardır. Tabii bu arada, İsrail devletinin saldırganlığına kılını kıpırdatmayan Joe Biden ile görüşmek için can atan Tayyip Erdoğan’ın sözde Filistin destekçiliğiyle ne ölçüde samimidir sorusun sormamız da gereklidir.
İsterseniz şimdi gelin şimdi bir turnusol testi yapalım. Sözünü ettiğimiz muhterem rektörler, madem düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda bu kadar duyarlısınız, bunu kanıtlamak için önünüzde bir fırsat var. Bir bildiri de 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için yayımlayın, yetkililere çağrıda bulunun. Biz de samimiyetinize inanalım.