Özünde, Avrupa değerleri söyleminin bir karşılığı kalmamış ve AB jeopolitiğe ve iç politika kaygılarına teslim olmuş durumda. Onları Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de geri adım atması, Libya konusunda tornistan etmesi ilgilendiriyor. Belki de Brüksel açısından daha da önemlisi, Türkiye’nin ülkemizde barınan 3,6 milyon mülteciye sınır kapılarını kapalı tutmaya devam etmesi… 2016 yılının Mart ayında imzalanan 5 yıllık göç anlaşmasını yenilemeye hazırlar, yeter ki kendi iç politik dengelerini bozan mülteciler sorunu nüksetmesin. Tayyip Erdoğan da AB’nin bu zaafını çok iyi biliyor ve kendi açısından bu kozu çok iyi kullanıyor.
Bir zamanlar AB’yi Kopenhag Kriterleri’yle anardık. Hâlbuki bugün ‘demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı‘ temelinde yükselen bu ilkelerin her birinde Türkiye hızla geriye giderken, Avrupa Birliği zirvesi bu durumu görmezden geliyor ve reel politikaya teslim oluyor.