Diyelim ki Kabataş’taki olay aynen iddia edildiği gibi gerçekleşti. Buradan hangi sonuca varırız? Bu toplumda hiçbir kesimin onaylamayacağı, lanetleyeceği hatta Gezi’deki eylemcilerden herhangi biri olaya denk gelse o saldırganların ağzını burnunu kıracağı, bir grup manyağın alçakça saldırısı olarak kayda geçeriz. Peki, Başbakan bu meseleyi nasıl kullandı? 80 ilde 3.800.000 insanın sokağa çıktığı bu eylemlere negatif bir karakteristik özellik yüklemek için nasıl argümanlar geliştirdi?
Eylemlerin ve taleplerin haklılığını ve meşruluğunu, kullanılan polis şiddetindeki vahameti, devletin eylemlerde öldürdüğü pırıl pırıl gençleri, kör edilenleri, gaz yüzünden ölüm riski atlatan onlarca bebeği, yaşlıyı, polis arabalarında kadınların bluzunun içine ellerini sokan polisleri, saçlarından sürüklenen, otoparklarda dövülen kadınların hâlini konuşmamıza mani olmak için kullanılan seviyesiz bir algı yönetme stratejisine itirazımız var. Bu ülkenin gençlerini bu üslupla şeytanlaştıranlar büyük bir yalanın ve haksızlığın ortağıdırlar ve onları affetmek pek mümkün değil.,