MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Hastaların yaklaşık yarısı ilaçlarını kullanmıyor. Kullananların yarısıysa önerilen doz ve sürede almıyor. Farklı sebepleri de olsa ilaç uyumsuzluğu tedavilerin etkinliğini, dolasıyla hastaların sağlığını tehlikeye sokan önemli bir sorun.
İlaçların düzenli kullanımı yani ‘ilaç uyumu’ndan kastedilen, hastaların reçete edildiği gibi almaları. Bu süreç üç aşamadan oluşuyor. Verilen ilaca başlama, tavsiye edilen dozda ve süre boyunca kullanma ve tedaviyi bırakma. İlaçların reçete edildiği gibi alınmaması yaygın bir yanlış. Kronik hastalıkları olan hastalarda ilaca uyum oranı yüzde 50-80 arasında değişiyor. Dünya nüfusunun yarısı en az bir ilaç kullanıyor. Böyle düşününce ilaçları önerildiği gibi almamak, bir halk sağlığı sorununu işaret ediyor.
İç hastalıkları uzmanı Dr. Metin Okucu bu sorundan yola çıkarak internet platformu www.ilacalmasam.com ‘u kurdu. Web siteninin adı “ilacalmasam” olsa da Okucu’nun yapmak istediği, sürekli ilaç alan, ilaca başlamakta tereddüt eden ya da başladıktan sonra tedavisini yarım bırakanlara doğru bilgiyi ulaştırmak. İlaçlarla ilgili danışanların sorularını web sitesi ve telefon hattı üzerinden yanıtlayan Okucu gerekli görmesi halinde, endokrinoloji ve metabolizma, nefroloji ve kardiyoloji uzmanlarından da konsültasyon alıyor. Özellikle sürekli ilaç alması gereken, doktoruna erişemeyen hastalar ve yakınlarının hayatlarını biraz olsun kolaylaştırmayı hedefliyor. Platformdaki hizmetlerin tamamı ücretsiz veriliyor.
Dr. Okucu Diken’in konuyla ilgili sorularını yanıtladı:
Hastalar ilaçlarını hangi sebeplerle bırakıyor?
İlaçlara uyumsuzluğun tek bir sebebi yok. Hastaya bağlı faktörler, sağlık ekibi ve sistemi, hastalığın ve ilaçların özellikleri, sosyal ve ekonomik faktörlerden etkilenen karmaşık bir davranış. Akut rahatsızlıkları olan hastalarda tedaviye uyum, şeker, tansiyon, yüksek kolesterol gibi kronik rahatsızlıkları bulunanlara kıyasla daha yüksek.
Bu faktörler arasında en büyük sebep hastayla ilgili. Özellikle hastaların inançları, algıları ve endişeleri gibi psikolojik faktörler en sık dile getiriliyor. İlginç ama gerçek olan bir önemli etkense hastaların şikayetlerinin olup olmaması. Yukarıda belirtilen kronik rahatsızlıklara sahip birçok hasta genellikle asemptomatik yani hastalığa bağlı bir şikayet, belirti taşımaz. Hastada şikayet yoksa ilacına devam etmiyor. Bu durumun aksine, prostat ve migren gibi semptomatik rahatsızlıkları olan yetişkinlerde ilaçlara bağlı kalmanın mantığı tabii ki belirtilerin rahatlaması. Semptomların rahatsız edici boyutu ve ilaçların rahatlama sağlamadaki etkinliği, hastaların ilaçlarına uyma veya uymama kararına katkıda bulunuyor. Tabii ki ilaçların yan etkileri de en başta gelen sebeplerden.
Zaman ayrılıp, detaylı anlatılmalı
Bazı hastalar da ilaca başlamaktan çekiniyor. Gözlemlerinize göre neden ilaçlardan kaçılıyor?
Aslında gözlemlediğim iki çok farklı birey davranışı var. İlk kesim ilaç almayı sevenler, ilaçsız tedavi olamayacağını düşünenler. İkincisiyse tam tersine ilaç kullanımına baştan karşı olanlar. Bu çerçevede hastalıkları ve ilaçlarla ilgili bilgisizlik ve endişeleriyle ilacın yan etkilerinin tolere edilebilirliği başrol oynuyor. Ek olarak doktorlar, hemşireler ve eczacıların hastaların ilaçlarına uyma kararına katkıda bulunacak gerekli bilgileri, danışmanlığı, konforu ve desteği verebilmeleri gerekiyor. Bir önemli rol de aile desteğine düşüyor.
Hastalara ilaçların önemini anlatabilmek çok önemli. Hekime inanmak, güvenmek. Bunun için de uzun zaman gerekiyor. Klinikler buna uygun mu?
Az önce anlattığım ilaç severler grubunda bir tedaviye başlamak için özel bir katkı pek gerekmiyor. Asıl ilaç vermezseniz sorun çıkıyor. Fakat ikinci grupta yeterli zaman, ilgi ve bilgi şart, olmazsa olmaz. Yeterince konuşarak ikna edemediğim hasta neredeyse yok gibi. Kişi bilgilendikçe kafasındaki sorular ve kaygıları siliniyor. Burada yeterli zaman ön plana çıkıyor ve 5-10 dakikaya sığan muayene sürelerinde bu zamanı ayırmak da mümkün değil. Hemşireler yapabilir ama bunun için bir işgücü ayrılmıyor. Eczacılar da yapabilir o tarafta da yeterli ve donanımlı personel bulunmuyor.
Prospektüsler de korkutuyor
İlaçların yan etkileriyle ilgili ciddi korkular da var. Prospektüslerde yok yok. İlaçtan kaçırıyor adeta. Prospektüste yazan mutlaka başa gelir mi?
Yan etki korkuları çok önemli ve tabii ki bu açık seçik bir gerçek. İlaç prospektüsleri önemli bir amaca hizmet ederken korkular yaratmıyor değil. Açıp okuduğunuzda dünyadaki her ilaç için birkaç sayfa yan etki listesi görebilirsiniz. Aslında buna vitaminler, bitkisel destek ürünlerini bile ekleyebiliriz. Yan etki listesine hangi gözle bakıldığı önemli. İlaçlar fayda zarar oranı göz önünde bulundurularak reçete ediliyor. Büyük çoğunlukla fayda, yan etkilerden yüzlerce misli fazla. Yan etki listelerinde başa gelme, görülme oranları da yazılıyor. Binde bir, yüzde bir gibi. Kural olarak en ağır yan etkilerin en düşük ihtimaller olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda hastanın doktor veya eczacı tarafından bilgilendirilmesi ön plana çıkıyor, gerekiyor ve çok faydalı oluyor.
İlaçlarla ilgili en sık hangi efsanelere rastlıyorsunuz?
İlaçlarla ilgili en sık karşılaştığımız şehir efsanesi ilaçların alışkanlık, bir tür bağımlılık yapma ihtimali. Yani hasta ‘bunu bir kez alırsam ömür boyu kullanmam gerekecek’ diyor. Aslında evet çoğu kronik hastalıkta ilaçları ömür boyu almak gerekiyor ama bu bağımlılıktan dolayı değil. Bir diğeri, başkasının kullandığı ilacı kişinin kendi kendine başlaması. Komşuya iyi gelen size de iyi gelecek diye bir kural yok. Aksine bu riskli bir davranış. ‘İlacı bir süre almayı bırakayım’ veya ‘yarım doz alayım bakalım nasıl olacak’ diye de tedavisi yoldan çıkmış hastalar görüyoruz. Reçete edilen hiçbir ilaç, doktora danışılmadan değiştirmemeli.
En fazla hangi ilaçlara karşı ön yargılara rastlıyorsunuz?
Basında, sosyal medyada herhangi bir sebeple haber ve olay olan ilaçlar hariç hastaların kendilerine verilen ilaçlar hakkında ön yargıları olmuyor. En baştan doktorlarına güveniyorlar. Fakat ilginç olan yan etkilerini soranlar da çok az sayıda oluyor. En büyük sorun ve endişe, uzun süreli kullanım tavsiye edildiğinde görülüyor. Bir de verilen ilacın miligramına bakarak kaygı duyanlar var. Fazla miligram fazla ilaç yükü ve yan etki olarak sorgulanıyor. Tabii ki tavsiye edilen dozun üzerine çıkmaktan söz etmiyoruz.
Doktora gitmemek, ilaç kullanmamak bazı insanlar övünç vesilesi. İyi bir şeymiş gibi. Sadece bu nedenle ilaçlarını almaktan imtina edenler oluyor mu?
İlaca karşı olanlar sürekli ilaç kullanmayı bir zayıflık belirtisi veya sosyal bir damgalanma olarak görülebiliyor. Hastalığı kabullenmede de benzer düşünce olabiliyor. Bazıları hastalığını ailesi dahil herkesten saklarken, diğerleri her önüne gelene bile anlatmayı tercih ediyor.
Web sitesini neden kurdunuz?
Düzenli ve sürekli ilaç kullanması gereken hastaların ilaçlarla ilgili sorularına zaman ayırmanın, cevap vermenin ve bilgilendirmenin ilaç uyumsuzluğuna (en az yüz hastadan ellisinde) çözüm olacağı dünyaca kabul ediliyor. Danışacak, konuşacak doktorları olmayan hastalar veya yakınları için bizler de bu amaçla ücretsiz bir internet platformu kurduk.
‘İlaç almasam?’ platformunun amacı şeker, tansiyon, kolesterol, tiroit gibi kronik sorunları olan ve verilen ilaçları kullanmak istemeyen veya düzensiz kullanan veya ilacını bırakanlara doğru karar vermelerinde yardımcı olmak. Tedavilere uyumsuzluktan zarar görmelerinin önüne geçmek.
Faydalı ilacın düzenli kullanımının yanı sıra bir başka soruna yönelik amacımız daha var: Gerçekten o ilaca ihtiyacınız var mı? Daha az sayıda ilaç almak mümkün mü? İlacı bırakma kararınız doğru mu? Sağlığınız bozulur mu? İlaçları almaya devam etseniz gelecek yıllarınız için daha iyi olur mu? Bu soruların cevaplarını anlatmak. İlaç kararları zor, önemli konular. Kendi başınıza karar vermek de zor. Daha da önemlisi devamlı, düzenli ilaç kullanmanın zorlukları çok yaygın bir sorun ve böyle düşünen milyonlarca insan var. Fakat hiçbirimiz bir diğerine benzemeyiz. Bu nedenle hasta destek hizmetlerinin esneklik sunması ve kişisel tercihlere göre özel uyarlanması gerekiyor. İşte bu yüzden biz de dört farklı iletişim kanalı hazırladık. İlaçlar hakkında kendi kararlarınızı verirken yol göstermek istedik. Kardiyoloji, nöroloji, nefroloji ve endokrinoloji uzmanlarından oluşan bir konsültan grubumuz var ve gerekirse hasta adına onlara da danışıyoruz. Zorluk kolaylaştırmayı gerektirir. Biz de sürekli ilaç alması gereken, doktoruna erişemeyen hastaların ve yakınlarının hayatlarını biraz olsun kolaylaştırmak istiyoruz. Bu platformdaki hizmetlerin tamamı ücretsiz.