Gün, politikacıların peşinden gidip kime oy vereceğim edilgenliğinde tartışmakla yetinmek yerine onların, ‘İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya, benimsemelerine davet etmek. Bugünden başlayarak ülke çapında, Konya’da, Trabzon’da, Diyarbakır’da, Sivas’ta, benzer şehir sözleşmeleriyle toplum nezdinde meşruiyetlerini sorgulattıran politikacıları, sloganlarıyla, suçlamalarıyla değil, sözleşmelere sahip çıkmaya davet etmek.
Seçmenler, denizlerinin yakınında, topraklarının bitişiğinde nükleer enerji santralları, Karadeniz ve Marmara’nın ekolojik dengelerini felakete sürükleyebilecek çılgın projeler, doğa katledildikten sonra belki inşaatı yarıda kalacak havaalanları istiyorlar mı? Bize yıllardır aracı taraf ve farklı emellerle demokrasi adına sinsice servis edilen tapelerden çok, sırf bu maddeler seçim gündemini hükümet referandumuna çevirebilir.
Gün, herkesin oy hakkını mahfuz tutarak, Gezi’nin açtığı yoldan partiler üstü ittifaklarla şehirlerimize sahip çıkmanın günü. Yoksa devleti paylaşamayanların kirli siyasetinde ülke batırılırken biz de boğulacağız.