Muhtemelen anlaşılmıştır, kendini Sünni Müslüman hissetmeyenler için zorunlu olmadıkça, din derslerine asla karşı değilim. Hatta aslına bakarsanız, ailem bizim dönemde bunu çok yerinde ve doğru bulmuştu. “Oradan buradan, saçma sapan kaynaklardan veya hoca-şeyh bilmem nedense, devletin doğru düzgün müfredatından öğrensin çocuklar dinlerini” filan demişlerdi.
Bugün geldiğimiz noktada ise bambaşka bir vaziyet ortaya çıkıyor. Beni rahatsız eden din dersleri veya ders saatlerinin çoğaltılması değil, bilim derslerinin azaltılması, içeriğinin değişmesi, cılızlaşması, niteliksizleşmesi. Ülkeyi ileri götürecek, meslek edindirecek, beyni aydınlatacak, geleceği kuracak konularda eğitim ve öğretmen kalitesinin düşmesi. Öğretmenlerin ne hikmetse, kıran kırana sınavlarla değil, mülakatla alınması.
2017’de bunları tartışmak başlı başına şoke edici!
Daha vahimi, memleketin kurucu liderinin, yakın tarihimiz ve kurucu felsefenin kıyın kıyın müfredattan çıkarılması gibi sinsi, tarihi tahrife yönelik bazı trajik çabalar.