Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
On gün önce İzmir Selçuk’ta, yaşları 1 ve 5 arasındaki beş çocuk, elektrik sobasının devrilmesiyle çıkan yangında ölmüştü. Geçimini sağlayabilmek için hurda toplamaya giden anne Melisa Akcan, kapıyı çocuklarının üzerine kilitlemişti. Baba Hakan Akcan ise hapisteydi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı anne ve beş çocuğunun yaşadığı barakaya defalarca gidildiğini ve 110 bin liralık yardım yapıldığını açıklasa da anne Melisa Akcan, kaymakamlıktan aldığı yardımın sadece 4 bin lira olduğunu söyledi.
Anne sorumsuzlukla suçlandı ama onu ve beş çocuğunu insanlık onuruna aykırı bir yaşama mahkûm eden düzenin mimarı iktidar, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği konusunda ısrarcıydı. Ülke ekonomisini darmadağın eden; milyonlarca insanın işsiz, evsiz, aşsız kalmasına sebep olan yönetim tercihlerinin göz ardı edilmesi istendi.
Ne demişti AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Bütün bu problemlerin olmasının sebebi, parasal sebepler mi? Değil, bunun altında başka sebepler var. Konuşalım, onları da arka tarafta size izah edeyim. Ailenin içerisinde olan başka problemler de var. Bu kadar acılı bir günde dönüp dolaşıp sadece paraya bağlamanızı anlamakta zorlanıyorum.”
Yoksulluğu bir kader ya da bireylerin başarısızlığı olarak yorumlamak, yoksullukla mücadelede devlete ait yükümlülüklerin geri plana atılmasına neden olur. Halbuki iktidarın görevi, halkın parasını yine halk için en doğru şekilde kullanmaktır.