CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Gazeteci Beyza Kural’ı haber takibi sırasında engelleyerek ters kelepçe takıp gözaltına almaya çalışan üç polis hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, duruşmaya gelmeyen sanık polis Nihat Doğan hakkında zorla getirme kararı çıkardı. Polislerin darp ve tehdit suçlaması yönünden savunmasının alınması talebi reddedildi.
Kural, 6 Kasım 2015’te İstanbul Üniversitesi önündeki Yükseköğretim Kurulu protestosunu takibi sırasında ters kelepçe takılıp gözaltına alınmaya çalışılmıştı. Buna dair şikayette takipsizlik kararı verilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurulmuştu. AYM, 18 Şubat 2021’de yayınlanan kararında, polislerin Kural’a yönelik girişiminde insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının, ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermişti. AYM’nin kararı, yeniden yargılama yapılması için İstanbul başsavcılığına gönderilmesine hükmetmesi üzerine üç polis hakkında dava açılmıştı.
İstanbul 35’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya gazeteci Kural, avukatı Meriç Eyüboğlu ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu katılırken, sanık polis Yusuf Şanlı hazır bulundu. Sanık Nihat Doğan duruşmaya gelmezken diğer sanık polis Kemal Aktaş ise duruşmanın bitmesine yakın geldi, hâkim sorana kadar sanık olduğunu da söylemedi. Polislerin ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali’ suçlamasıyla altı aydan iki yıla kadar hapsi isteniyor.
‘Basın kartını göstermedi’
Duruşmada ilk olarak sanık polis Şanlı ifade verdi. Şanlı şunları söyledi: “Olay tutanaklarda yazdığı gibidir. 6 Kasım protesto gösterileri vardı. 20-25 gün öncesinde Ankara’da gar katliamı yaşandığı için grupların güvenliğine önem gösteriyorduk ve kimseyi yaklaştırmıyorduk. Basın mensubu olduğunu bilmiyordum. Kartını görseydim böyle bir olay yaşanmazdı. Meslek hayatım boyunca bir basın mensubuyla böyle bir şey yaşamadık. Meslek hayatım boyunca ilk defa böyle bir şey yaşadım. Basın kartını ısrarla sormama rağmen göstermedi. Görmüş olsaydım zaten burada olmazdım.”
‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’
Sanık polis, avukatının sorularına üzerine Kural’ın üstünde basın mensubu olduğunu gösterir yelek veya kart gibi bir şey olmadığını söyledi. Şanlı, gözaltı girişimi sırasında sarf ettiği “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözlerinin Kural’a yönelik olmadığını belirterek, şunları kaydetti: “Kişisel hukukum olan savcı Selim Kiraz’ın şehit edilmesi, terör dalgası, terörle mücadeleyle ilgili ortaya söylenmiş kişisel bir amacı olmayan bir sözdü bu. O sözü basın mensubuna söylemedim. Olay günü göstericiler arasında terör örgütüne mensup kişiler olabileceği yönünde istihbari bilgi almıştık.”
Soruya yanıt vermedi
Sanık avukatının sorularından sonra Kural’ın avukatı Meriç Eyüboğlu sanık polise Kural’ın gözaltına alınma girişimi sırasında basın kartını gösterdiğine ilişkin görüntüleri gösterdi. Sanık polis Şanlı ise kart görmediğini söyledi. Şanlı, kimseye kelepçe takılması yönünde talimat vermediğini, hiyerarşik olarak en altta olduğunu öne sürdü.
Eyüboğlu, sanık polise sarf ettiği sözleri neden Kural’ın gözlerinin içine bakarak söylediğini sordu. Polis, yanıt vermedi.
Kural: ‘Gazeteciler polis şiddetiyle sürekli yüz yüze’
Polisin savunmasından sonra beyanda bulunan Kural, 6 Kasım 2016’da yaşananları anlattı ve şunları söyledi: “O kadar özensizdi ki gözaltı işlemi, serbest bıraktıklarında kelepçeyi bile açmadılar ve etraftaki bir lokantadan bıçakla açmamı söylediler. Gazeteciler olarak alanda çalışırken engellemeyle çok sık karşılaşıyoruz. Şikayetçi olunca da takipsizlik kararı veriliyor. Polisler, kartımı göstermediğim şeklindeki doğru olmayan ifadeyi tekrarlayıp duruyorlar. Gazeteci olduğumuz için polislerin şiddetiyle sürekli yüz yüzeyiz. Bu olay beni etkiledi, etkilemeye devam ediyor. Onlar beni tanımasa da ben alanda çalışırken onları gördüm. O sözlerini, üzerine yürümesinin bunda etkili olduğunu düşünüyorum.”
Beyanından sonra sanık polisin avukatı, Kural’a sorular yöneltti. Avukat, Kural’a polisin görüntüsünü çekip çekmediğini ve hangi kurum için çalıştığını sordu. Kural da o tarihte hangi kurum için çalıştığı sorusuna yanıt vermek istemediğini belirterek “Ev adresimi söylerken tedirgin oldum. İlk ifademden sonra bir polis arayıp ev adresimi teyit etmişti. Polisleri sanık olarak burada görmek, onlarla yüz yüze gelmek zaten zorken adresimi onlarla paylaşmak istemiyorum” dedi.
Duruşmanın bitmesine yakın sanıklardan Kemal Aktaş salona geldi. Aktaş, “Olay günü öğrencilerin can güvenliğinden sorumluyduk. Müşteki basın kimliğini göstermedi, polislerin fotoğrafını çekti. Müşteki çevik kuvveti konuşlandıracağımız yerde bekliyordu. Kendisine ters kelepçe takılmadı” dedi.
Ardından Kural’ın gözaltına alınma girişimiyle ilgili video kaydı izletildi. Ardından mahkeme ara kararını verdi. Mahkeme, duruşmaya gelmeyen sanık polis Nihat Doğan’ın hakkında zorla getirme kararı çıkarttı. Bir sonraki duruşma 24 Eylül Cuma günü saat 10:30’da yapılacak.
‘Darp ve tehdit yargılama dışı’
Duruşmayı takip eden Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Önderoğlu yargılamayla ilgili şu yorumu yaptı: “Şiddet, gazeteciye yönelik yasadışı müdahale ve onur kırıcı muamele bu kadar barizken bu yönde görüntüleri duruşmada izlemiş mahkemenin Beyza Kural’a yönelik darp ve tehdidi yargılama dışı bırakması Anayasa Mahkemesi kararının inkarıdır. Bu durum yargının polis ve hâkim gibi kamu görevi ifa eden gazetecilerin haklarını savunmada sorumluluktan kaçtığının da göstergesidir. AYM kararından sonra eksik bir iddianame üzerinden gazeteci haklarının inkar edildiği, basın mensuplarına yönelik şiddetin de cezasız bırakıldığı bir noktadayız.”