İklim krizi G7 zirvesinden liderlerce beylik sözlerle geçiştirilirken ortak bildirgede de yer bulamadı. Çevreci sivil toplum kuruluşları liderleri net bir duruş sergileyememek ve sessiz kalmakla suçluyor.
Zirveye ev sahipliği yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, çoğu insanın okumayacağı tipik bir ’12 sayfalık’ ve ‘teknik’ bir bildiri yerine, G7 liderleri tarafından kabul edilen bir sayfalık ortak bildirinin yayınlanmasına karar verdiklerini söylemişti. Kısa ortak bildiregede küresel ticaret, İran, Libya, Ukrayna ve Hong Kong’la ilgili ifadeler yer aldı.
Avrupa İklim Vakfı’nın görüşlerini aldığı önemli çevreci kuruluşların temsilcileri G7 liderlerinin ortak bildirgesini ve zirveden somut bir taahhüt çıkmamasını eleştirdi.
2004 yılında kurulan ve küresel sürdürülebilir kalkınmaya geçişi hızlandırmayı amaçlayan düşünce kuruluşu Üçüncü Nesil Çevrecilik (E3G) kıdemli temsilcisi Luca Bergamaschi “G7 liderleri, çalkantılı bir jeopolitik dönemin ortasında acil sorunlarını ele almak için iyi niyetle bir araya geldiler. Ancak, en acil gündem maddesi olan iklim değişikliği konusunda net bir duruş sergilemediler” dedi.
Harekete geçmek için Amazon’daki gibi felaketi beklememeliler
Bergamaschi, Fransa, İngiltere ve Almanya tarafından iklim finansmanına ilave sağlama vaatlerini geleceğe yönelik önemli bir adım olarak görüydüklerine değindi: “Amazon eylem planı ile iklim değişikliğiyle ilgili bir dönüm noktasına ilk defa hak ettiği aciliyeti verdiler. Bu durum liderlerin dinleyip harekete geçebildiğini gösterse de, eyleme geçmek için felaketlerin oluşmasını beklemenin geç kalmak anlamına geleceğini unutmamak gerekiyor.”
‘Sonuç bildirgesi sessizliğini koruyor’
Fransa İklim Eylem Ağı (CAN) Uluslararası Politikalar ve Kalkınma Danışmanı Lucile Dufour Fransa, Britanya ve Almanya’nın Yeşil İklim Fonu’na finansal katkılarını iki katına çıkarma açıklamalarını olumlu bir adım olarak değerlendirdiklerini belirtti: “Ancak G7 zirvesinin sonuç bildirgesi iklim krizine karşı sessizliğini koruyor. Emmanuel Macron, G7 ülkelerinin iklim değişikliğiyle mücadeledeki yetersiz iradesini bertaraf etmek için göz önündeki somut girişimlere güvendi. Bu durumu, 23 Eylül’de gerçekleşecek Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi öncesi hayal kırıklığı yaratan bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.”
Kanada İklim Eylem Ağı (CAN) Genel Müdürü Catherine Abreu, iklim krizinin, G7 ülkelerini ilk kez bir araya getiren 1970’lerin enerji krizi gibi dünyanın en zengin uluslarının gündeminin başında yer alması gerektiğini vurguladı: “Biarritz’deki liderlerin beyanında iklim değişikliğinden bahsedilmiyor. İngiltere ve Almanya’nın iklim finansmanlarını iki katına çıkarması ve Kanada’nın somut olarak belirtilmemiş katkı vaadi, liderler zirvesinin Yeşil İklim Fonu’na ortak bir katkı sağlaması açısından hayal kırıklığına uğratıyor.”
‘Kelimelerden daha fazlasına ihtiyacımız var’
Greenpeace Uluslararası Genel Direktörü Jennifer Morgan şunları söyledi: “İklim kriziyle mücadele etmek için kelimelerden daha fazlasına ihtiyacımız var. 2050 yılına kadar emisyonların sıfırlanması için eyleme dönüşmeyen ve harekete geçme ihtiyacını yeniden gündeme getiren standart bir zirve, gerçeklikten uzak ve anlamsızdır. G7 liderleri gelecek ay gerçekleşecek olan BM İklim Eylemi Zirvesi’ne ve 1.5C iklim hedefiyle ve gerçek dünyayla uyumlu politikalarla gelmeliler.”
G7 liderleri, Amazon orman yangınlarıyla mücadeleye destek sağlamak üzere 22 milyon dolar destek vermekte anlaşmış, ancak Brezilya teklifi reddetmişti.
‘Amazon yardımları taahhüt alarak yapılmalı’
Morgan, Amazon yangınları konusunda Brezilya’dan taahhüt alınarak yardım yapılması gerektiğini vurguladı: “Bu acil önlemleri memnuniyetle karşılarken, gelecekteki yardımların Brezilya Cumhurbaşkanı Bolsonaro’nun ormansızlaştırmaya yönelik taahhüt vermesini sağlayacak şekilde olması gerektiğini düşünüyoruz. G7 liderlerinin Bolsonaro’ya gezegenin akciğerlerinin dikkatsizce tahrip edilmesine müsamaha göstermeyeceklerini açıkça göstermeleri gerekiyor.”
‘İçerikten yoksun, vitrin girişimler’
Greenpeace Fransa Genel Müdürü Jean-François Julliard, Macron’un iklim sorunlarına yönelik diplomatik yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini belirtti: “İçerikten yoksun ve işbirliği oluşturmaya yönelik vitrin girişimler, tartışmaların gerçeklikten uzaklaşmasıyla sonuçlanıyor. İklim diplomasisinin gelişmesinin önündeki engel, talep ile harekete geçme arasındaki genişleyen boşluktur.”