
DR. FEYZA BAYRAKTAR
@FeyzaBayraktar_
info@feyzabayraktar.com
Son zamanlarda etrafımda en sık duyduğum yakınmalardan biri şu: “Ciddi ilişki kuracak kimse kalmadı!” Bu söz artık sıradan bir serzeniş değil; adeta bir jenerasyonun duygusal feryadı.
Flört kültürü öyle bir evrim geçirdi ki bir noktadan sonra romantik ilişkiler değil, psikolojik vakalar konuşulur oldu. Patolojik ilişkilenme o kadar yaygınlaştı ve olağanlaştı ki sonunda toksik ilişkiler kendi terimlerini yarattı. Ve bu terimler günlük hayatımızda sık sık kullanılmaya başladı.
90’lar ve 2000’ler başkaydı: Netlik Çağı
90’lar ve 2000’lerin başında işler daha basitti. Eğer erkek kadınla bir ilişki düşünüyorsa, “Benimle çıkar mısın?” diye sorardı; amaç net, yol belliydi. Yok eğer ilişkiyi bir geceyle sınırlandırma niyetindeyse de “Bize gelsene, DVD izleriz?” derdi.
Herhangi bir ilişkiden kaçmanın planı da belliydi. O cümleyi herkes bilirdi. “Sorun sende değil, bende…” klişesiyle sahneden inilir, kaçanın arkasından iki beddua edilir, sonra sessizlik günleri başlardı.
Oysa günümüzde ilişkiler tam bir Nolan filmi gibi. Yani zaman mefhumu yok, olaylar karışık, başrol kim o bile belli değil. Belirli olan tek şey var, o da belirsizlik.
Anı yaşamak mı kaos yaratmak mı?
Günümüzde flört artık sadece bir bağ kurma aracı değil, aynı zamanda bireysel psikolojik yapılarımızın sahne aldığı bir arena. Sosyal medya yüzünden hemen her davranış normalleştirildiği için patolojik döngüler de sıradan hale geldi. Haliyle, bu döngülere ilişki denir oldu. Haz peşinde koşmanın adı ‘anı yaşamak’ ve ‘akışta olmak‘ oldu. Yani bu kavramların da içi boşaltıldı.
Modern flörtün halleri
Ghosting (Hayalet olma)
Bir gün mesajlar havada uçuşuyor, ertesi gün ise boş ekrana bakarken buluyorsunuz kendinizi. Öldü mü kaldı mı belli değil. Ne bir açıklama, ne bir veda. Helvayı ateşe koyup koymama konusunda kararsız kalınması çok normal çünkü bir önceki gün saatlerce mesajlaştığınız ya da birlikte zaman geçirdiğiniz kişinin nerede olduğu, dönüp dönmeyeceği belirsiz. Var mı? Yok mu? Bu soruların cevapları bilinmiyor. Sanki Thanos parmağını şıklattı ve o da puf diye ortadan kayboldu.
Ghosting yapanlar genelde bağlanmaktan korkan ama kaybolmakta usta kişilerdir. Öte yandan, günümüzde bu davranış artık o kadar normalleşti ki kimse açıklama yapmaya zahmet etmediği için ghosting ‘Ben gittim, sen anla‘ demenin kolay yolu haline geldi.
Haunting (Musallat olma)
Ghosting yapan kişinin gizemli bir şekilde dönüp ama tam olarak da dönmeyip varlığını hissettirdiği durum. Hikayelerinizi izliyor, paylaşımlarınızı beğeniyor ama mesaj atmıyor. ‘Black Mirror’ dizisinin en tedirgin edici bölümleri gibi, var ama yok. Kendini unutturmuyor ama açıklama da yapmıyor.
Benching (Yedekte tutma)
Bu kişiler, size ilgi gösterir ama tam olarak da yanınızda olmaz. Öyle bir noktada tutarlar ki “Acaba gerçekten bir şey hissediyor mu?” diye düşünmekten uykularınız kaçar. Kısaca, futbol takımında kulübede bekleyen oyuncusunuz. Teknik direktör sahaya sürerse oynayabilirsiniz ama muhtemelen hep yedek kalacaksınız.
Stashing (Gizleme)
Sevgiliniz var ama bunu bir Allah’ın kuluna anlatmıyor. Aileye, arkadaşlara, sosyal medyaya yokmuşsunuz gibi davranıyor. Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum gibi siz onun kıymetlisiniz ama sadece mağarada saklanıyorsunuz.
Breadcrumbing (Kırıntı bırakma)
Bir gün “Nasılsın?” mesajı, sonra haftalarca sessizlik. Tam umutlanıyorsun, yine kayboluyor. Flört dünyasının Hansel ve Gretel’i, sana kırıntı atıyor ama yolu asla bulamıyorsun.
Kittenfishing (minik yalanlar)
Bu, ‘Catfish’ belgeseli tadında bir olay. Instagram’da Boğaziçi mezunu, CEO, altı dil bilen, seyahat delisi biriyle konuşuyorsunuz ama gerçek hayatta o kişi büyük ihtimalle annesiyle yaşıyor ve mahalle kahvesinde arkadaşlarıyla okey çeviriyor.
Submarining (Denizaltı gibi ortaya çıkma)
Ghosting’in bir üst versiyonu. Haftalarca, aylarca ortadan kaybolur ve sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar belirir. Adeta denizaltı gibi, bir süre suyun altında kalır ama zamanı gelince periskopu çıkartıp “Naber, özledin mi?” diye mesaj atar.
Zombieing (Zombi gibi dönüş)
Ghosting yapmış kişi, birdenbire büyük jestlerle geri döner. Önceden sizi terk etmişti, ama şimdi pişman olmuş gibi görünüyor. “Ölüp de dirildi mi?” diye düşünürsünüz. Game of Thrones’daki Ak Gezenler gibi, siz tam unutmuşken bir anda kapınızı çalar.
Phubbing (Telefona dönüp seni unutma)
Bir kişinin randevu sırasında telefonuyla meşgul olup karşısındakini görmezden gelmesi ‘phubbing‘ olarak adlandırılır. Bir yemeğin ortasında partnerinizin sizinle değil, sosyal medya akışıyla ilgilenmesi bu davranışın örneklerinden biridir. Siz gözlerinin içine bakarken o Instagram akışında kayboluyor.
Deflexting (Konuyu saptırma)
Önemli bir konuyu tartışmak yerine mizaha vurmak veya başka bir konuya yönlenmek deflexting davranışı olarak bilinir. Örneğin, “Bu ilişki nereye gidiyor?” sorusuna “Boşver ya film izleyelim!” gibi bir yanıt verir ya da şakalarla konuyu değiştirmeye çalışır.
Bu davranışları sergileyenlerin psikopatoljisi
Bu tür davranışları sergileyen kişiler genellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilir veya kişilik bozukluklarıyla ilişkilendirilen özellikler gösterebilirler.
Kaçıngan bağlanma: Bu bireyler yakın ilişkilerden korkar, bağımsızlıklarını tehdit altında hisseder ve duygusal derinlikten kaçınır. Ghosting, haunting ve benching gibi davranışlar, karşı tarafı duygusal olarak yakınlaştırmadan kontrolde tutma eğilimlerinden kaynaklanabilir.
Narsistik kişilik özellikleri: Narsistik eğilimleri olan bireyler, başkalarını manipüle ederek kendi egolarını besler. Breadcrumbing, benching ve stashing gibi davranışlar, başkalarını değersizleştirme veya onları güç dengesinde alt konumda tutma stratejisi olabilir.
Borderline (Sınırda) kişilik bozukluğu: Bu bireyler yoğun ilişkisel dalgalanmalar yaşar. Sevgi ve ilgiyi yoğun bir şekilde gösterdikten sonra ani bir soğuma yaşayabilirler. Submarining, zombieing ve ghosting gibi davranışlar, bu kişilerde sık görülebilir, çünkü ilişkilerde idealize etme ve değersizleştirme döngüsü mevcuttur.
Antisosyal kişilik bozukluğu özellikleri: Empati eksikliği ve başkalarının duygularını dikkate almama, ghosting ve haunting gibi davranışları sıkça gösteren bireylerde yaygındır. Hubbing gibi davranışlar, başkalarına saygısız ve soğuk yaklaşımın bir parçası olabilir.
Maruz kalan bireylerin psikopatolojisi
Bu tür davranışlara maruz kalan kişilerin de belirli psikolojik eğilimleri olabilir. Çoğu zaman, bu bireyler duygusal manipülasyona karşı savunmasızdır. Dolayısıyla, manipülasyonlara karşı sınır koymaktansa o kişiyi takıntı haline getirebilirler. O kişiyi değiştirebileceklerine inanırlar. Tutarsız davranışlar karşısında, o kişinin tutarlı davranacağı günü beklerler. Ve bu bekleme süreci benzer bir kişiyle karşılaşıp onun ağına düşüne kadar devam edebilir.
Kaygılı bağlanma stili: Bu bireyler terk edilme korkusuyla ilişkide kalmaya devam eder.
Ghosting veya benching yaşadıklarında, partnerlerini suçlamak yerine kendilerini yetersiz görme eğiliminde olabilirler.
Düşük benlik saygısı: Breadcrumbing veya kittenfishing gibi davranışlara maruz kalan kişiler, değersizlik hissi nedeniyle bu durumu kabullenebilir. ‘Bana biraz ilgi gösteriyor, belki değişir‘ gibi bir düşünce kalıbına girebilirler.
Öğrenilmiş çaresizlik: Tekrarlayan toksik ilişkiler yaşayan bireyler, sağlıklı ilişkilere inanmayı bırakabilir. Zombieing veya submarining gibi davranışları tekrar tekrar deneyimleyen bireyler, ilişki döngüsünü kıramayabilir.
Travma bağlılığı (Trauma bonding): Toksik davranışları sergileyen kişilere karşı bağımlı hale gelebilirler. Duygusal manipülasyon ve terk edilme korkusu, bireyin ilişki içinde kalmasını sağlayabilir.
Kendimizi nasıl koruyabiliriz?
Online dating uygulamaları üzerinden ya da sosyal medya aracılığıyla birileriyle tanışmak ve ilişki kurmaya çalışmak sağlıksız ilişki tutum ve davranışlarını ne yazık ki normalleştirdi. Bu tutum ve davranışlar normalleştikçe insanlar ilişkilenme konusunda daha da zorlanmaya başladı. Özetle norm değişti. Yalnız kalma korkusuyla atılan adımlar insanları travmatik ilişki deneyimleri içine sokar oldu. Oysa, sanal bir ilişki içinde olmaktansa gerçek bir yalnızlık çok daha sağlıklıdır.
Sürekli toksik bir flört döngüsü içine giriyorsanız öncelikle bağlanma stilinizi tanıyın. Kendi bağlanma tarzınızı anlarsanız ona göre daha bilinçli adımlar atabilir ya da gereken profesyonel desteği alabilirsiniz.
Sınırlarınızı belirleyin. Yani toksik davranışları fark ettiğinizde yol yakınken uzaklaşın.
Duygusal dayanıklılığı güçlendirin. Düşük benlik saygısı ve terk edilme korkusunu azaltmak için bireysel terapiler veya destek grupları faydalı olabilir. Terk edilmekten ne kadar korkarsanız manipülasyon ağlarına takılı kalma olasılığınız o kadar yüksektir.
İletişime açık olun. Karşınızdaki kişinin sizinle iletişimini sürekli manipüle edip etmediğini gözlemleyin.
Sonuçta ilişkiler insana destek olmak, duygusal anlamda beslemek için vardır, insanı tüketmek için değil. İnsan sağlıklı bir ilişkiyle tamamlanır ama ilişkisi yoksa eksilmez. Sağlıklı bir ilişki insana güven ve huzur verir; tehdit, kaygı ve kaos değil. Flört sandığınız şey aslında bir manipülasyon yöntemi olabilir. Karşınızdaki insanın psikopatolojisini satın almayın.