Demokratik rejimlerin en önemli özelliği güçler ayrılığı ilkesidir. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerine üstünlüğünün olmadığı, birbirlerini denetleyip dengeledikleri, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı sistemler demokratik sistemlerdir.
Güçler ayrılığı temel ilke olarak kabul edilse bile 1961 Anayasası hukukun üstünlüğünden hareketle yargı erkini öne çıkarmıştı. 1982 Anayasası ise yargı ve yasamayı geriletip yürütme erkini güçlendiren bir anayasa olarak düzenlendi.
Başkanlık sisteminde ise denge-denetleme ihtiyacı nedeniyle yasama erkinin güçlendirilmesi beklenir.
Bu nedenle AK Parti-MHP işbirliğinin ortaya çıkaracağı anayasa değişikliğinde en çok merak edilen konu, yasamanın gücüyle ilgili bir düzenleme olup olmayacağıdır.
Yasamanın, cumhurbaşkanının (başkanın) karşısındaki yetkileri güçlendirilecekse, bunun işlemesi, parti içi demokrasi, seçim barajının kaldırılması veya çok aşağıya çekilmesi, önseçim, dar bölge sistemi gibi seçim ve siyasi partiler yasalarında da köklü değişiklikler yapılması gerekli olacaktır.
Yeni sisteme karakterini, başkanın ve yasama erkinin yetkileri ile yeni seçim ve siyasi partiler yasaları verecektir.
Bu düzenlemeler yapılmazsa ortaya çıkacak sistem ne başkanlık ne parlamenter sistem olur.