Diyarbakır büyükşehir belediye başkanı olduğu dönemde inşa edilen cemevi binasını Alevi derneğine tahsis ettiği gerekçesiyle hakkında fezleke hazırlanan HDP Sözcüsü Osman Baydemir, “Cemevi inşa etmemiş olsaydık, laiklik ilkesi zarar görmüş olacaktı” dedi.

Fotoğraf: hdp.org.tr
‘Görevi kötüye kullanmak’la suçlanan Baydemir’in imzaladığı sözleşmenin laiklik ilkesine aykırı olduğu savunuluyor.
Evrensel’den Hasan Akbaş’a konuşan Baydemir, içinde bulundukları süreci ‘halkın iradesine darbe vurulma süreci’ olarak tanımladı.
Hükümetin ‘HDP’nin fikriyatı, çoğulculuk ve demokrasiyle baş edemediği için yargı sopasını devreye soktuğunu’ öne süren Baydemir, “Bu fezleke sadece bir cumhuriyet savcısının işgüzarlığıyla hazırlanmış bir fezleke değildir. Bu fezleke hükümetin, cumhurbaşkanının ve daha doğrusu AKP genel başkanının talimatıyla oluşturulan fezlekeler silsilesinin somut örneklerinden bir tanesidir” diye konuştu.
‘Arkasındayım’
HDP sözcüsü, belediyeciliğin tüm inançlara hizmet etmekle yükümlü olduğunu, kamusal alanda eşit mesafede ve yakınlıkta olmak gerektiğini ifade ederek, “Biz eğer cemevi inşa etmemiş olsaydık, laiklik ilkesi zarar görmüş olacaktı. Eğer biz, Ehmedê Xanî Camisini, Surp Giragos Kilisesi’ni de cemevini de belediye hizmetleri çerçevesinde yapmamış olsaydık laiklik ilkesi esas o zaman zarar görecekti. Ya da bir inanca yönelik bir yaklaşım laiklik ilkesini yok saymış olacaktı” dedi.
Cami, cemevi ve kilise inşa etmekle büyük bir onur duyduğunu aktaran Baydemir, cemevi konusunda imza attığı tüm protokollerin arkasında olduğunu söyledi.
HDP sözcüsü şöyle devam etti: “Tarafların cemevinde cem olmasından, istişare etmesinden dolayı da bir rahatsızlık söz konusudur. Protokol açıkça diyor ki, ‘taraflar istişare eder’ bu nedenle cem demek istişare demektir. Bunlar ya kara cahiller ya da bin yıl geride yaşıyorlar. Ya da gerçekten diyalogdan korkuyorlar. Ya da inanç düşmanı bunlar. Başka bir anlam çıkaramıyorum. Ben o protokolün de canlara hizmetin de arkasındayım. Bizim için önemli olan çoğulculuğa karşı olanların değil, canların ne düşündüğüdür.”