Daha iki yıl önce İsrail’den Gazze’nin hesabını soracağını söyleyenler, daha geçen yıl Rus uçağını düşürmekle övünenler, Ortadoğu’da kendilerinden habersiz yaprak kıpırdamayacağını söyleyenler, bölgesel güç olmaya soyunanlar, oyun kuruculuk iddiasında bulunanlar, lafla peynir gemisinin, hamasetle siyasetin yürümeyeceğini göstermiş oldular. Tam da bu nedenle düşen ne basitçe Mavi Marmara davasıydı, ne de Halep, düşen siyasal İslam’ın emperyal heveslerinin kod adı olan yeni-Osmanlıcılıktı. “Parodi imparatorluk” hakikatin duvarına bir kez daha çarptı ve emperyal hevesleri bir kez daha yerle yeksan oldu.
Bu esnada tanıklık ettiğimiz ise adeta bir riyakârlık destanıydı. Ne Mavi Marmara düşünce İsrail büyükelçiliğine, ne Halep düşünce Rusya büyükelçiliğine yüründü, ne İsrail bayrağı yakıldı ne Rusya bayrağı, ne iktidarla İsrail arasındaki anlaşmaya dair tek kelime edildi ne de Rusya’yla yaşanan balayına. Mavi Marmara ve Halep, İslamcılığın ikiyüzlülüğünün, riyakârlığının, sahte ahlak anlayışının ve çürümüşlüğünün nişanesi olarak kaydedildi tarihe. Geriye kalansa “Kapanan Mavi Marmara davasıdır, Filistin davası değil” sözlerinde özetlenen o pespaye demagoji oldu.