Türkiye sosyalizm düşmanlığıyla ve Sovyetler Birliği korkusuyla NATO’ya gireli ve hem İncirlik’i hem de ülkenin dört bir yanını ABD ordusuna/NATO’ya açalı neredeyse 70 sene oldu. Bu 70 sene boyunca milliyetçisiyle, İslamcısıyla, liberaliyle, muhafazakârıyla Türkiye sağı ve düzen siyaseti ne NATO’ya, ne de İncirlik başta olmak üzere ABD üslerine bir itirazda bulundu.
Reel sosyalizm çözüldü, Sovyetler Birliği dağıldı ama NATO kendisini küresel kapitalizmin polis gücü olarak tahkim etti ve varlığını sürdürdü, Türkiye de NATO’nun aktif bir üyesi olmaya devam etti
İslamcılar gerçekten ABD ile kavga mı ediyorlar, emperyalizmle milli güçler ve o güçlerin temsilcisi olarak İslamcılar arasında bir savaş mı var ve bu savaştaki yerimiz İslamcıların yanı mı? Bu soruların kesin, net, açık bir yanıtı var: Hayır! Ortada anti-emperyalist bir mücadele yok, emperyalizmle pazarlık var.
Velhasıl, İslamcıların İncirlik’i kapatmaları da, anti-emperyalist olmaları da mümkün değil. Ortada üç şey var: Birincisi, emperyalizmle pazarlık ve el yükseltme arzusu, ikincisi ABD karşıtlığı üzerinden İslamcı-milliyetçi safları sıklaştırma ve başkanlığa böyle gitme planı ve üçüncüsü bir kısım işbirlikçinin desteğini de alarak Kemalistleri/Cumhuriyetçileri yanına çekemiyorsa bile tarafsızlaştırma, etkisizleştirme kurnazlığı.