Üzeri hiçbir şekilde örtülemeyen bir kriz yaşıyoruz ve “beka”nın yenilen içilen bir şey olmadığı, karın doyurmadığı, hamaset edebiyatının işsizliğe, enflasyona, hayat pahalılığına çare bulmadığı toplumun geniş kesimlerince görülebiliyor.
Bunun sandığa yansımaması mümkün değil, ekonomik krizin halkın yaşamında yarattığı büyük tahribatın oy verme tercihleri üzerinde değişiklik yapması, seçmen davranışının değişmesi kaçınılmaz.
Zaten iktidar partisi de bunun farkında. Miting meydanlarındaki o saldırgan dilin, havada uçuşan tehditlerin, dünyanın öte ucundaki Yeni Zelanda ile kriz çıkarma pahasına edilen cümlelerin, verilen mesajların, yalanın bu kadar pervasızlaşmasının, havuz medyasının haysiyet cellatlığında sınır tanımamasının, istismar edilmemiş hiçbir şey bırakılmamasının nedeni bu.