SETA’nın İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzası ile yayınladığı ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ başlıklı raporuna daha önce, raporda anılan gazetecileri ve basın kuruluşmalarını fişleyerek hedef haline getirme yönüyle bir giriş yazısıyla değinmiştik. Bu devam yazısı ise, raporun kendisini inşa ettiği ideolojik zemin ve stratejiye dair.
Türkiye medya alanının yüzde 95’i iktidar kontrolünde olmasına rağmen, eğer iddia ettiğiniz gibi uluslararası medya kuruluşları iktidarın kontrolünün dışındaki yüzde 5’lik kısma itibar ediyorsa bunu da bir kendinize sorun. Nasıl oluyor da yüzde 95’lik sizin taraf değil de, yüzde 5’lik bizim taraf dünya medyası için daha etkili bir referans olabiliyor?