Maalesef yine “Çorlu’da tren kazası oldu, 10 kişi öldü” ya da “Ordu’yu sel aldı” türü duyuru haberleri ağırlıktaydı. Tren kazasında yağmurun rayların altını boşaltması öncesinde zeminin neden güçlendirilmediği, bakım ihalesinin neden iptal edildiği, ray bekçilerinin görevlerine neden son verildiği gibi iddialara pek de yer verilmedi. Jeoloji mühendislerinin kaza sonrasında oluşturduğu rapor da görmezden gelindi.
Ayrıntılı ve derinlemesine araştırmalar yapıp sorunları, sorumluları ve çözümleri gazeteci gözüyle topluma yansıtmak yerine işin kolayına kaçıldı. Son yıllarda alışıldığı gibi yine yetkililer ile politikacıların açıklamaları ve demeçlerini aktarma yoluna gidildi.
Üstelik açıklama ve demeçler aktarılırken de sınırlamalar oldu. Muhalefet partileri sözcülerinin görüşleri iyice gölgede kaldı. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve ekonomik krizle ilgili aykırı görüşler neredeyse hiç yer bulamadı medyada. Egemen kriz söylemini benimsemeyen, koroya katılmayan uzmanların sesleri duyurulmadı.
Oysa böyle bir “duyuru gazeteciliği” ya da “dedi dedi” tarzı habercilik ne felaketlerin önlenmesine ne de ekonomik krizin önlenmesine katkıda bulunabilir. Olsa olsa sorunların gizlenmesine yardımcı olur.
Yeni bir duman tütene, yeni bir kazaya, yeni bir krize kadar unutulabilir bu yaşananlar. Ama emin olun, ülkenin derinden sarsılmasına neden olan yeni felaketler, yeni krizler meydana geldiğinde yöneticiler gibi gazeteciler de sorumlu olacaktır.