Bu seçim propaganda süreci özellikle CHP’li ve MHP’li seçmene birkaç önemli şeyi hatırlattı: Demokrasi, eşitlik, adalet, insan hakları ve basın özgürlüğü gibi kavramlar önemlidir ve savunulması gereken şeylerdir. 21. yüzyılda 1920’lerin 30’ların ırkçı ulus mantığıyla siyaset yapmak artık gerilik ve bu toplumsal talepleri karşılamıyor.
Bu nedenle, özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin seçim propaganda sürecinde kullandığı çoğulcu, barışçı söylem dikkate değer. Muharrem İnce’nin Diyarbakır mitinginin kalabalık geçmesi ve barış tahayyülünü yeniden canlandıran sözleri umut verici. CHP’nin ve CHP seçmeninin, İYİ Parti ve İYİ Parti seçmeninin nihayet hapiste rehin tutulan Selahattin Demirtaş’a verdikleri olumlu mesajlar ve tutukluluğunun yanlışlığına dair beyanatları da olumlu. Umarız bunlar seçim propaganda sürecinin dayattığı zorlamalar olarak kalmaz. Bu karanlıktan ancak birlik ve demokrasiyle çıkabiliriz, başka yol yok.
Çok değil, 10 gün sonra hepimiz serbest irademizle oylarımızı kullanmak için sandık başına gideceğiz. Dileğimiz, bu seçim sonucunda ülkenin baskıcı, bunaltıcı, kahredici bir karanlıktan aydınlığa çıkma yolunda bir adım atması. İçinden geçtiğimiz büyük yıkım sonrası, barışçı, eşitlikçi ve adil bir sistemin inşası için demokrasinin yeniden hayata geçmesi. Seçim sürecinde verilen sözlerin tutulması; barış, eşitlik ve kardeşlik için atılan adımların seçim sonrasında unutulmaması.