BOTAŞ’ın eski genel müdürü Gökhan Yardım’a göre Türkiye’yle İsrail arasında 20 yıldan uzun bir geçmişe sahip doğalgaz boru hattı şu an masada ama projenin önünde uzun bir süreç var.

Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası Avrupa ülkeleri, daha önce pek ihtimal verilmeyen bir adım atarak enerji alanında bağımlı oldukları Rusya’ya ağır yaptırımlar başlattı ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin yollarını aramaya girişti.
İlişkileri geçen 10 yılda yıpranan Türkiye ve İsrail’se 9 Mart’ta cumhurbaşkanı seviyesinde bir araya geldi. Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yıpranan ikili ilişkilerin düzeleceğini ve enerji konusunda işbirliğinin tekrar başlayabileceğini ifade etti.
Enerji Bakanı Fatih Dönmez geçen hafta CNN Türk’te İsrail gazının uluslararası pazarlara taşınması için en ekonomik yolun Türkiye’den geçtiğine dikkat çekerek, gelecek ayki muhtemel İsrail ziyaretinde iki ülke arasında doğalgaz akışının yapılıp yapılamayacağı konusunu ana hatlarıyla görüşeceğini söyledi.
Türkiye’yle İsrail arasında ilk defa 1990’lı yılların sonunda başlayan doğalgaz hattı kurulumu istişarelerine katılan Yardım, Reuters’^la söyleşisinde çalışmaların geçmişi ve hattın kurulması için aşılması gereken engeller hakkında bilgi verdi.
Gazın Avrupa’ya taşınması mümkün
ADG Anadolu Doğalgaz Danışmanlık’ın yönetici ortağı olan Yardım, İsrail’den Türkiye’ye uzanacak muhtemel bir boru hattı yurt içine doğalgaz sağlayacağı gibi, gazın yurt içi iletim sisteminden geçerek farklı güzergahlarla Avrupa’nın tüketim merkezlerine, hatta Ukrayna’ya kadar taşınabileceğini belirtti.
Yardım, “Ceyhan ile İskenderun arasından Türkiye’ye girecek olan doğalgaz, kapasitesi artırılırsa TANAP boru hattıyla veya Türkiye-Yunanistan hattıyla Avrupa’nın güneyine, batı hattı kullanılaraksa Ukrayna’ya kadar taşınabilir” dedi.
Yardım’ın verdiği bilgiye göre 1990’ların sonuyla 2000’lerin başı arasında İsrail’e gaz taşıyacak iki ayrı boru hattı hakkında Türkiye çalışma yürüttü. Proje ilk etapta Türkiye üzerinden İsrail’e, daha sonraki yıllardaysa Mısır-İsrail üzerinden Türkiye doğru gelişti.
Her ne kadar İsrail’in 2009-10 yıllarında yeni doğalgaz yataklarını keşfetmesinin ardından İsrail’e gaz taşıyan projeler rafa kaldırılmış olsa da Yardım, rotaların Türkiye tarafından o zamanlarda iyi etüt edildiğini söyledi.
Mısır gazının İsrail üzerinden taşınması için üzerinde 2001’de çalışılan güzergah deniz altından geçiyor, jeopolitik kaygıları ve taşıma fizibilitesini en iyi şekilde gözetiyordu.
Bugün deniz altından geçecek bir boru hattınınsa Türkiye’nin diplomatik ilişkilerini kestiği Suriye veya Türkiye’nin tanımadığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin deniz yetki alanlarından geçmesi gerekecek. Yardım’a göre proje önündeki zorluk burada başlıyor.
Boru hattının yapım ve işletim ortakları arasında Türkiye’nin yer alması halinde uluslararası finans kuruluşlarının kaynak sağlamaktan imtina edeceğini söyleyen Yardım, hattın İsrail veya başka ülkelerin kuracağı bir konsorsiyum tarafından inşa edilmesi halinde finansman sorununun üstesinden gelinebileceğini belirtti.
Boru hatlarının hayata geçirilmesi için gaz alımlarının ve karşılığındaki ödemelerin garanti edilmesi gerekiyor. Bu anlaşmalar imzalandıktan sonra inşa aşamasına geçiliyor.
Yardım’a göre hattın finansal olarak inşa edilebilir hale gelmesini sağlayacak 10 milyar metreküp ve üzeri sevkiyat hacimlerini satın alma gücü Türkiye’de sadece kamu şirketi BOTAŞ’ta bulunuyor. Ancak BOTAŞ’ın yeni bir uluslararası alım anlaşması yapabilmesi için kanunlarda değişiklik gerekiyor.
Yardım tüm bu sorunların çözülmesinin beş yıl alabileceğini ifade etti ve ekledi: “Bu gaz Avrupa’ya taşınacaksa uluslararası bir anlaşma, ev sahibi ülke (HGA) ve ikili ülke anlaşmalarının yapılması lazım. Diğer örnekler ve tecrübeler uzun yıllar boyunca Avrupa’ya gaz taşıyacak bir hattın hayata geçirilmesi en az dört veya beş yılı bulabileceğini gösteriyor.“
Daha önce konuşulan projeler
İsrail’le Türkiye arasındaki doğalgaz boru hattı kurulması için ilk istişarelerin kendisinin BOTAŞ’ta görevli olduğu 1996’da başladığını belirten Yardım, bu dönemde İsrail’in kendisine ait doğalgaz veya petrol rezervlerinin bulunmadığını söyledi.
Yardım sadece Türkiye’ye doğalgaz taşıyan bir boru hattı olarak 2005’te işletmeye alınan Mavi Akım’ın başlangıçta 8 bcm’i İsrail’e uzanacak, toplam 24 bcm gaz taşıyacak üç hat şeklinde kurgulandığını vurguladı.
Yardım’ın verdiği bilgiye göre ayrıca 1999’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra Mısır’la Türkiye’nin ilişkileri gelişmeye başladı ve İsrail’den geçecek diğer bir boru hattı da gündeme geldi.
Mısır’ın o dönem ihracata yetecek kadar doğalgazı olduğunu dile getiren Yardım, önce doğalgazın sıvılaştırılmış şekilde (LNG) gemilerle İskenderun’a taşınması, ardından da İsrail üzerinden Türkiye’ye doğalgaz boru hattı kurulması için iki ülke arasında resmi mutabakat sağlandığını belirtti.
Yardım, “2001’de bu hattın önce Mısır’dan İsrail’e yılda 10 bcm olarak bağlanması konuşuldu. Oradan da bir kolu Ürdün’le Filistin’e, diğer kolu 4 bcm olarak Türkiye’ye bağlanacaktı” dedi.
Yardım, Mısır’ın bu hattı işletmek için kurduğu East Mediterranean Gas (EMG) adlı şirketle müzakereler sonucunda İskenderun’a yılda 4 bcm gazın boru hattıyla teslimi için anlaşmaya varıldığını, ancak Türkiye’nin 2001’de girdiği ekonomik krizi ve Mısır’ın petrolle doğalgaz kaynaklarını yeterince hızlı geliştirememesi nedeniyle anlaşmanın devreye alınmadığını ifade etti.
Boru hattı olmazsa İsrail gazının bir şekilde Mısır üzerinden dolaylı yoldan LNG olarak da satın alınabildiğine dikkat çeken Yardım, Doğu Akdeniz’de bulunacak yeni sahalarla daha uzun yıllar bu tür projelerin enerji gündemindeki yerini koruyacağını da ekledi.