Son dönemde uğradıkları haksızlıklar karşısında hakkını arayanlar, iktidarın baskı politikalarına karşı çıkanlar ya terörist olmakla ya da ‘teröristlerin’ oyununa gelmekle suçlanıyorlar. İş o noktaya geldi ki, iktidar gibi düşünmeyen, iktidarın haksız uygulamalarını eleştirilen herkes ‘terörist’ olarak damgalanıyor. İşten atıldığı için direnişe geçen, hakkını aradıkları için gözaltına alınan, evine ekmek götürememekten yakınan emekçiler, üniversitelerinde ‘kayyum rektör’ istemeyen öğrenciler, iktidarın uygulamalarını eleştiren muhalefet partilerinin yöneticileri dahil hemen herkes ‘terörist’ suçlamasıyla karşı karşıya kalabiliyor.
Türkiye’nin ekonomik sorunları daha önce hiç olmadığı kadar ağırlaşırken, bu durum karşısında çözüm üretmeyen iktidar, siyasal baskı ve şiddet ortamını günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline getirmeye başladı. Teorik olarak herkese eşit koşullarda uygulanması gereken en temel yasa ve kurallar bile iktidar ile kurulan ilişkinin biçimine göre farklı işleyebiliyor.