Vergiler devletin en önemli kaynaklarından biridir ve en garantili vergi türü ücretli çalışanlardan alınan gelir vergisidir. Faiz, kâr, kira, rant sahipleri çeşitli yollarla vergi kaçırarak ya da vergi ödemekten kaçınarak daha az vergi ödeyebilir. Ancak ücretli/maaşlı çalışan milyonlarca emekçi maaş hesabına yatmadan vergisini devlete peşin öder.
Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 70’ten fazlasını oluşturan ücretli emekçiler üzerlerindeki vergi yükü her geçen gün artarken, emeğin milli gelirden aldığı pay sürekli olarak azalmaya devam ediyor. Emekçiler hem çalışırken hem de tüketirken vergi ödediklerinden iktidar açısından adeta bir vergi madeni olarak görülüyor.
OECD ülkelerinde doğrudan vergilerin (gelir vergisi, kurumlar vergisi, emlak vergisi vb.) toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığı yüzde 65. Türkiye’de ise OECD’nin aksine, doğrudan vergiler yüzde 35, dolaylı vergiler yüzde 65 düzeyinde. Dolaylı vergiler, kişilerin mali durumuna ya da ödeme gücüne bakılmadan herkesten eşit oranda alındığı için adil olmayan bir vergi çeşidi. Türkiye’de halkın büyük bölümü ücret geliriyle yaşadığından en fazla dolaylı vergiyi yine yoksul emekçiler ödüyor.