AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Altın Portakal Film Festivali’nde bir sansür skandalına imza atıldı. Gezi eylemlerinin anlatıldığı ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ adlı belgesel programdan çıkarıldı.
Şahsa ve cumhurbaşkanına hakaret
Ulusal Belgesel Yarışması’nda gösterileceği açıklanan ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’e uygulanan sansüre gerekçe olarak Türk Ceza Kanunu’nun şahsa ve cumhurbaşkanına hakaret suçlarını düzenleyen ‘125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik’ gösterildi.
Sansür, yarışmanın ön jürisinde bulunan Berke Baş, Ayşe Çetinbaş ve Seray Genç’in açıklamasıyla ortaya çıktı.
‘Sansürün parçası olamayız’
Üç üye, söz konusu filmi yarışmaya değer bulup diğer 14 filmle birlikte festival yönetimine sunduklarını, buna rağmen filmin listeden ve dolayısıyla programdan çıkarıldığını belirtti.
Üç ismin ortak açıklamasında, festival yönetiminin kararı ‘sansür’ olarak değerlendirildi: “Bir belgesel film içeriği ne olursa olsun TCK’ya göre değerlendirilmesi ve listeden çıkarılmasını sansür olarak nitelendiriyoruz. Böyle bir durumu kabul edilemez bulduğumuzu festival yönetimi ile paylaşmamıza ve bu durumun düzeltilmesini talep etmemize rağmen, festival yönetimi bu kararını değiştirmemiştir. Bu şartlarda, böyle bir sansürün hiçbir şekilde parçası olmayacağımızı ifade ederek bu kararı tanımıyoruz.”
İstanbul Film Festivali’nde gösterilmişti
Yapımcılık ve yönetmenliğini Reyan Tuvi’nin üstlendiği ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ son olarak geçen nisan ayında İKSV’nin 33. İstanbul Film Festivali’nde gösterilmişti.
Belgesel filmin tanıtımı şöyle: “Türkiye, tarihinin en görkemli sivil ayaklanmalarından birine 2013 Mayıs’ının son günlerinde İstanbul’un kalbi Taksim Meydanı’nda şahit oldu.
Şehrin merkezinde son yeşil alan olan Gezi Parkı’nın bulunduğu yere tarihi bir kışla ve alışveriş merkezi yapılması için ağaçların dozerlerle sökülmesiyle başlatılan yıkım, milyonlarca insanı sokağa döktü.
Film, bu toprakların mozayiğini oluşturan ve Gezi’de yerini alan farklı yaşam tarzlarına ve ideolojilere sahip karakterlerin, kaderlerini değiştirme içgüdüsüyle, yeryüzünü nasıl hayal ediyorlarsa Gezi’de de öyle bir dünya kurmak için verdikleri mücadeleyi anlatıyor.”
O iki madddede ne deniyor
Sansüre gerekçe gösterilen TCK maddelerinden biri kamu görevlileri dahil şahsi hakaret suçunu, diğeri de Cumharbaşkanı’na hakaret suçunu düzenliyor.
Madde 125
HAKARET
(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
MADDE 299
CUMHURBAŞKANINA HAKARET
(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.