İç ve dış ortam hava kirliliğinin azaltılması KOAH’ın gelişimi ve alevlenmesini önlüyor. Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, “Yoksulluk, kırılgan gruplara özel bir yaklaşım ve sağlıkta eşitsizliklerle mücadele de kitlesel önlemler için önemli” dedi.
Yaygın ölüm nedenlerinden
KOAH dünyada yetişkin nüfusun onda birini etkiliyor. Ayrıca en yaygın üç ölüm nedeninden biri. KOAH nedenli ölüm sayısı 2019’da 3,22 milyonu buldu ve ölüm sayısı 2007-2017 arasında yüzde 17,5 arttı. Türkiye’de 2019’da 100 bin kişi başına düşen KOAH ölüm sayısı 32,8 olarak kaydedildi. Bu oran Avrupa Birliği ortalamasından (yüzde 23.7) daha yüksek.
Yetersiz beslenme, enfeksiyonlar, kirleticiler akciğer gelişimini engelliyor
Prof. Dr. Nurdan Köktürk, “Tütün dumanı KOAH’ın en yaygın nedeni olmakla birlikte tanı alanların yüzde 20’sinin sigara içmediği tahmin ediliyor. Tütün kullanımı yanı sıra iç ve dış ortamda fosil yakıtları (odun, kömür, petrol, gaz), biyokütle (bitki sapları, tezek vb.) ve orman yangınlarının dumanına maruz kalma ve hava kirliliği de önemli risk faktörleri arasında” dedi.
Yetersiz beslenme, enfeksiyonlar, ve dış ortam kirleticilerine pasif maruz kalmaya bağlı olarak doğumdan önce ve sonra akciğer gelişiminin geri kalması da KOAH’a yol açabiliyor. Prof. Dr. Köktürk, “Artan tütün kullanımı, yoğun şehirleşme ve kötüleşen hava kalitesi çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde bu faktörlere maruz kalma riskini artırıyor. Risk faktörlerine maruziyetin azaltılması, KOAH’ın gelecekteki yükünü azaltır” ifadesini kullandı.
İklim değişikliği KOAH’ı da etkiliyor
Küresel iklim değişikliğinin KOAH hastalarını doğrudan etkileyeceği tahmin ediliyor. Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Aylin Özgen Alpaydın, şunları söyledi: “İklim değişikliğiyle birlikte sıcaklık artışı, anormal hava olayları ve orman yangınları görülüyor. Aşırı sıcaklıklar (sıcak, soğuk) yanında İç ve dış hava kirleticileri KOAH’ta artan solunum yakınmaları yükü, akciğer fonksiyon kaybı ve alevlenmeleriyle erken ölümlere neden oluyor. Bu nedenle hava kirliliği ve iklim değişikliğine yol açabilecek sera gazlarını azaltmak KOAH’la mücadelede temel hedeflerden biri olmalı.”
Hastaların üçte biri geç tanı alıyor
KOAH Hastaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, sinsi ilerleyen ve geç fark edilen KOAH’tan muzdarip Türkiye’de 5 milyon kişi bulunduğuna dikkat çekti. Ülkemizde hastaların en az üçte birine ileri evrede tanı konuyor.
Hastalar arasında dayanışmayı sağlamak, hastaları eğitmek ve toplumda farkındalık yaratmak amaçlarıyla kurulan KOAH Hastaları Derneği’nin özellikle önem verdiği hasta eğitimi konusuna vurgu yapan Prof. Dr. Süerdem şöyle devam etti: “Özellikle risk faktörlerinden uzaklaşmak, solunum yolu ile ilaç alımında kullanılan cihazların doğru teknikle kullanılması ve fiziksel aktivitenin sürdürülmesi hastalığın tedavisinin olmazsa olmaz kuralları. Ayrıca her sonbaharda grip aşısı ve ömür boyu bir kez olmak üzere zatürre aşısı yaptırmak gerekir. KOAH alevlenmelerle seyreden bir hastalıktır. Her şiddetli alevlenme kalp krizine eş hayati risk taşır. Bu nedenle doğru tedavi hayat kurtarıcıdır.”
Düşük sosyoekonomik sınıfın hastalığı
Prof. Dr. Mecit Süerdem, tütün ve tütün ürünlerinin yanı sıra KOAH’ta diğer önemli bir nedenin de kırsal bölgede kadınların ekmek, yemek yapmak ve ısınmak amacıyla yaktıkları odun parçaları, çalılar ve tezek dumanının solunması olduğuna dikkat çekti. Mesleki toz ve kimyasalların solunmasıyla doğru tedavi edilmeyen astım hastalığı da KOAH’ın diğer riskleri arasında yer alıyor. Prof. Dr. Süerdem, “KOAH, genellikle yaşam şartlarının kötü olması ve risklere maruziyetin yüksek olması nedenleriyle düşük sosyoekonomik sınıfın hastalığı. KOAH’ta erken tanı için risk grubunda bulunan kişilerin şikayetleri olmasa da yılda bir kez solunum testi yaptırması gerekiyor” dedi.