Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşmak üzere gittiği New York’ta son iki gündür ibretlik şovlarına tanık olduk. Bunlar içinde insan hakları açısından en şoke edici olanı, hiç kuşkusuz, asli görevi insan haklarını ihlal suçunu işleyen devletlerin liderleri hakkında La Haye’de dava açmak, gerekirse tutuklanmalarını talep etmek olan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han’ın, günümüzde insan haklarının en yoğun ihlal edildiği ülkelerden birinin devlet başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkevi’nde ziyaret ederek saygılarını sunmasıydı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2023 yılı istatistikleri raporuna göre, geçtiğimiz yıl aleyhinde en yüksek başvuru sayısına sahip ülke Türkiye oldu. Bu mahkemede açılan 68.450 davanın 23.397’sini, yani yüzde 34,2’sini Türkiye menşeli davalar oluşturdu. Mevcut iktidar açısından yüz kızartıcı bir gerçek, AİHM tarafından Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi birçok siyasi tutuklunun tahliye edilmesi gerektiği hükme bağlandığı halde, Erdoğan’ın başını çektiği Ankara rejimi bu şahsiyetleri zindanda tutmaya devam ediyor. Tüm bunlara rağmen, Tayyip Erdoğan’ın ve kankası Bahçeli’nin görevlendirdiği parlamenterler, tıpkı Brüksel’deki Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu’nda olduğu gibi, Strasbourg’taki Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde de itibarla ağırlanmakta, Avrupa halklarının kaderi üzerine ahkam kesip oy kullanabilmektedir.
Türk Devleti aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ikinci dava, 11 yıl sonra, 1 Mart 2023’te, bir yurttaş girişimi olan Türkiye Mahkemesi (Turkey Tribunal), Demokrasi ve Özgürlükler İçin Avrupa Yargıçları (MEDEL) ve Belçika avukatlık bürosu VSA tarafından birlikte açıldı. Ne yazık ki, yine üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçtiği halde, 2023’de açılan dava konusunda Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han’ın ne tutum takındığı konusunda herhangi bir bilgi yok. Buna karşılık aynı savcı bu davanın hedefi olan rejimin bir numaralı sorumlusu ile sürekli ilişki içinde olduğu gibi, son olarak New York’taki Türkevi’nde kendisini ziyaret edip saygılarını ileterek ileride açılması muhtemel yeni davalar konusunda da ona bir dokunulmazlık tanımış bulunuyor…