DOĞU EROĞLU
İki yıl önce HDP’nin Diyarbakır mitinginin hedef alındığı bombalı saldırının faillerinin yargılandığı davada tahliye edilen Burhan Gök’ün, Türkiye’de faaliyet göstermiş İslam Devleti bağlantılı yapıların tümüyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.

Saldırının faili Orhan Gönder… Fotoğraf: DHA
HDP’nin genel seçimlerden iki gün önce, 5 Haziran 2015’te Diyarbakır’da düzenlediği mitinge düzenlenen bombalı saldırıda beş kişi hayatını kaybetmiş, en az 400 kişi yaralanmıştı.
Saldırıyla ilgili davanın 25 Temmuz 2017’de görülen 6’ncı duruşmasında, fail Orhan Gönder’in yanısıra diğer sanıklar İsmail Korkmaz ve Mustafa Kılıç’in tutukluluğunun devamına karar verilirken Gök tahliye edilmişti.
Yeni veriler
Ne var ki yeni veriler Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Türkiye’de faaliyet gösteren İslam Devleti bağlantılı en önemli yapılarla mesai yürütmüş Gök’ü tahliye ederek bugüne kadarki en yüksek profilli sanığı elinden kaçırdığını ortaya koydu.
Başka soruşturmalardaki belgelere göre Gök, hem İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emiri İlhami Balı’yla hem de İslam Devleti Türkiye Kolu’yla bağlantılı.
Çeşitli şahısların İslam Devleti’ne geçişleri hakkında Balı’yla görüşmeleri ortaya çıkan Gök, 2014’te Balı’nın yerine bir ay süreyle Türkiye sınır emiri olarak da çalışmış. Gök, bu dönemde İslam Devleti Türkiye Kolu’yla işbirliği yaparak pek çok yabancı şahsın Türkiye üzerinden İslam Devleti’ne geçişinde rol oynamış.

İlhami Balı…
‘Taksiciyim, olaylarla ilgim yok’ demişti
Gök, 14 Haziran 2015’te, Levent Kılınç, Mustafa Kılınç, İbrahim el Bakraoui ve Samir el Amri’yle birlikteyken, Gaziantep’teki Perilikaya Parkı’nda yakalanmıştı.. Yabancı şahısların İslam Devleti’ne geçişine aracılık ettiği şüphesiyle gözaltına alınan Gök, Gönder’in, Diyarbakır saldırısının ardından Gaziantep’te konakladığı güvenli evi Mustafa Kılınç’la birlikte kiraladığı gerekçesiyle tutuklanıp soruşturmaya dahil edilmişti.
Taksicilik yaptığını, 14 Haziran 2015 akşamı yakalandığı sırada bir arkadaşını ziyarete gittiğini, saldırıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunan Gök, 26 aylık tutukluluğun ardından tahliye edilmiş, sonraki duruşmaya da katılmamıştı.
Balı’yla 2014’te kendi telefonundan görüşmüş
Mahkemedeki ifadelerinde de kabul ettiği, kendi adına kayıtlı telefon numarası Gök’ün İslam Devleti içindeki faaliyetlerini ele verdi.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17 Kasım 2014 tarihli kararı uyarınca gerçekleştirilen iletişim tespitine göre Gök, tüm ifadelerinde tanımadığını ileri sürdüğü Balı’yla 18 Kasım 2014’te görüşmüş. İslam Devleti’ne geçecek bir şahsı taksiyle sınıra gönderen Gök, taksiciyle Balı’nın Kilis’in Elbeyli ilçesinde bir randevu noktası belirlemesine yardım etmiş. Gök bu görüşme sırasında, mahkemede de kendisine ait olduğunu kabul ettiği telefon numarasını kullanmış.
Görüşmenin kaydı şöyle:
Gök: Ahmet Furkan ben. Bir misafir gönderiyorum ticari taksiyle. Taksiciyle adres için görüşecek misiniz?
Balı: Tamam.
Taksici: Arkadaşları caminin oraya mı getireceğim?
Balı: Elbeyli’ye getireceksin.
Taksici: Tamam. Elbeyli’de, caminin orası, değil mi?
Balı: Evet…
Balı’dan görevi devralmış
İslam Devleti’ne geçmek üzere, İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emirliği’nin ve bu yapının başındaki Balı’nın konuşlu olduğu Elbeyli’ye yollanan bir şahıstan söz edilen sırandan konuşmadaki bir ayrıntı ise Gök’ün diğer faaliyetleri hakkında da ipucu sağladı.
İstanbul başsavcılığının yaptığı bir diğer tespit, kendini ‘Ahmet Furkan’ takma ismiyle tanıtan Gök’ün 2014’te kısa süreliğine İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emiri olarak da görev yaptığını gösteriyor. 2014/57689 sayılı soruşturmadaki iletişimin tespitlerine göre Ekim 2014’te yaklaşık bir aylığına Balı’nın yerine görev yapan ‘Ahmet Furkan’, yabancı şahısların İslam Devleti’ne toplu geçişini, İslam Devleti Türkiye Kolu yetkilisi Ebu Suheyf’le birlikte koordine etmiş.
İslam Devleti’nin sınır bürokrasisi
2014 ile 2016 arasında Türkiye-Suriye sınırının bir bölümünde hakimiyet kuran Tel Abyad merkezli İslam Devleti Hudut İdaresi, Eylül 2014’te sınır geçişlerinde ciddi bir bürokrasi uygulamaya başladı. Türkiyeli ve yabancı savaşçıların kendi çabalarıyla gerçekleştirdiği sınır geçişleri, Eylül 2014’te yerini referans sistemine bıraktı ve tüm sınır Türkiye Sınır Emirliği’nin kontrolüne verildi.
Uygulamaya konan sisteme göre ilk olarak Türkiye Sınır Emirliği’yle temasa geçen Türkiye IŞİD’inin yerel mensuplarına Tel Abyad iletişim biriminin numarası aktarılıyordu. Tel Abyad iletişim birimine kim olduklarını, referanslarını ve hangi cemaate mensup olduklarını aktaran şahıslar güvenilir bulunursa, ilgili kişilerin sınırdan geçmesine izin verildiği Türkiye Sınır Emirliği’ne bildiriyordu. Nihayetinde Türkiye Sınır Emirliği sınırı geçecek şahıslara sınır yakınlarında bir randevu noktası ve saati veriyor, şahıslar Türkiye Sınır Emirliği’ne bağlı kaçakçılar tarafından İslam Devleti’ne geçiriliyordu.
‘Yeni kadro oluşturduk’
Temmuz 2014’te İslam Devleti’nin Türkiye’ye gönderdiği profesyoneller de yabancı şahısların örgüte sevki için çalışmaya başladı. Kendini ‘Şirket’ ismiyle de niteleyen İslam Devleti Türkiye Kolu’nun yetkilisi Ebu Suheyf, örgüt tarafından kendisine isimleri bildirilen yabancı şahısları Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki sınırlar, otobüs terminalleri ve havalimanlarında karşıladıktan sonra, İslam Devleti’ne geçmeleri için sınıra gönderiyordu.
Türkiyeli savaşçıların geçişlerinde uygulanan bürokrasiye, yabancı şahısların geçişlerini yürüten Ebu Suheyf de uyuyordu. ‘Şirket’ yetkililerinden Ebu Suheyf’in 16 Ekim 2014 tarihinde, Türkiye Sınır Emirliği yetkilisi ‘Ahmet Furkan’la yaptığı görüşme, kendisini yine aynı isimle tanıtan Burhan Gök’ün Türkiye sınır emiri olarak da görev yaptığını gösteriyor:
Ebu Suheyf: Kim var Ebu Bekir’in [İlhami Balı] yerinde?
Ahmet Furkan: İşte benim, Ahmet Furkan. Ebu Bekir’in yerine gelen benim.
Ebu Suheyf: Tamam, şimdi haber gelecek sana. Bizden inşallah yedi tane aile var Antep’te.
Ahmet Furkan: Tamam, Ebu Mansur’un [İslam Devleti Hudut İdaresi yetkililerinden biri] dediğinden başka bir şey yapmıyorum ben. Ebu Mansur diyor ki, “İletişimden [Tel Abyad’dan] haber gelmedikten sonra kesinlikle adam almıyorsun.” Ben nasıl alayım?
Ebu Suheyf: Tamam, haber vereceğim ona, arasın seni inşallah.
Ahmet Furkan: Burada yeni bir kadro oluşturduk. Ebu Mansur bize para gönderdi ve araba aldık şimdi.
Ebu Suheyf: Şimdi arasın sizi, tamam akhi?
Ahmet Furkan: WhatsApp’ıma mesaj atıyor. Bu kadar basit…
Ek inceleme ve tutuklama talep edilecek
Gök’ün 14 Haziran 2015’te Gaziantep’te yakalandığı sırada, yanında İslam Devleti’ne geçmeye çalışan İbrahim el Bakraoui ve Samir el Amri isimli yabancı şahısların da bulunması, Türkiye’ye gelen yabancıları İslam Devleti’ne göndermekle sorumlu İslam Devleti Türkiye Kolu ile Gök arasındaki ilişkinin o dönemde de sürdüğünü gösteriyor.
Gök’le birlikte yakalandıktan sonra sınırdışı edilerek Hollanda’ya gönderilen Belçika vatandaşı el Bakraoui, 22 Mart 2016’da Brüksel’deki Zaventem havalimanı saldırısını düzenleyen ekipte yer aldı.
Yarınki duruşmada müşteki avukatları hem mahkeme kararlarıyla kayıt altına alınmış bu görüşmeleri mahkemeye sunacak hem de ‘Ahmet Furkan’ ismini kullanarak 16 Ekim 2014’te Ebu Suheyf’le görüştüğü tespit edilen şahsın Burhan Gök olup olmadığının kesin olarak belirlenebilmesi için ek inceleme talep edecek; ayrıca Gök’ün tekrar tutuklanması da istenecek.
En önemli failler yok
Türkiye’deki IŞİD davaları, saldırıların en önemli failleri olmaksızın sürüyor.
Pek çok eylemin faili Gaziantep yapılanmasının nüfuzlu isimleri Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun ve Mehmet Kadir Cebael polis operasyonlarında öldü. 2014 ve 2015’te Türkiye sınır emirliği görevini yürüten Balı ve çalışma arkadaşı Mustafa Demir, Gaziantep yapılanmasından Deniz Büyükçelebi ve daha pek çoğunun akıbeti, İslam Devleti’ne katıldıkları için belirsiz. Katliam davalarında yargılananlarsa çoğunlukla ya kurye ya da keşif görevi yerine getirenler ve aldıkları emir doğrultusunda gerçekleştirdikleri eylemlerin nasıl tasarlandığından habersiz şahıslar.