Gazeteci Ahmet Şık, ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla tutuklandı.
Şık dün gözaltına alınmış, bugün tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. Avukat Can Atalay, Şık’a ve avukatlarına resmi olarak gözaltı gerekçesinin açıklanmadığını söylemişti. Şık’a avukatıyla görüşme kısıtlaması da getirilmişti.
Anadolu Ajansı, gazeteci Şık’ın attığı tweet’ler ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bazı söyleşi ve haberler nedeniyle gözaltına alındığını, ‘Türkiye cumhuriyetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılamak’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’la suçlandığını yazmıştı.
‘İki örgütün propagandası’
Mahkeme kararında, şüpheli, bir gazeteci ise de ‘basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti’ sınırlarının olduğunu, şüphelinin paylaşım ve yazılarının hem basılı eserler yoluyla, hem de internet ortamında yapmış olduğunu belirtti.
Kararda şöyle dendi: “Şüphelinin PKK ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün propagandası niteliğindeki açıklamalarının, iki örgütün birbirinden farklı olması nedeniyle çelişki gibi görülse bile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiriyle darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı, bu nedenle şüphelinin her iki örgütün propagandası niteliğindeki açıklamalarının bir çelişki teşkil etmediği ve aynı amaca hizmet ettiği…”
‘Kuvvetli suç şüphesinin varlığı’
Şık’ın savunmasında ‘devleti ve devlet yetkililerini suçlayıcı nitelikte’ açıklamalar yaptığının belirtildiği kararda şu ifadelere yer verildi: “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren delillerin bulunduğu, atılı suç, öngörülen ceza miktarı, suçun basın yoluyla işlenmiş bulunması, şüphelinin herhangi bir pişmanlık göstermeyip sorgu sırasında da söz konusu terör örgütlerinin üyelerinin açıklamaları ile aynı mahiyette açıklamalarda bulunmuş olması dikkate alınarak tutuklanmasına karar verildi.”
Avukat Efkan Bolaç, Şık’ın duruşma salonuna girmeden önceki son sözlerini Twitter hesabından paylaştı: “Görüşemezsek hoşçakalın, enseyi karartmayın.”