MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Deprem bölgesindeki tıp fakültesi ve uzmanlık öğrencileri bir yandan felaket diğer yandan aksayan eğitimleri nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Hastaneleri çöken öğrenci ve asistan hekimler anlayış ve eğitimlerinin önündeki engellerin bir an önce kaldırılmasını bekliyor.
6 Şubat’ta meydana gelen, 11 ildeki, 13.5 milyon insan için felakete dönüşen deprem yaşamın tüm alanlarını alt üst etti. 45 bin insan öldü, onbinlerce bina göçtü. Hastaneler en çok lazım oldukları afette ayakta kalamadı. Göçüklerinde hastalar, hekimler, hemşireler, sağlık çalışanları can verdi.
Yıkılan ya da ağır hasarlı oldukları için faaliyeti durdurulan hastanelerin mağdur ettikleri arasında, geleceğimizin hekimleri var: Tıp eğitimi ve her biri farklı alanlarda uzmanlık eğitimi alan asistan hekimler.
Hatay’daki Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kahramanmaraş’taki Sütçü İmam Üniversitesi ile Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde eğitim sürdürülemez hale geldi. Adana’daki Çukurova Tıp Fakültesi’nin uygulama hastanesi Balcalı son depremde aldığı hasardan dolayı boşaltılıyor. Bu dört tıp fakültesinin öğrencileri, asistan hekimleri eğitimleriyle ilgili ciddi kaygı ve endişeler yaşıyor.
Mustafa Kemal Üniversitesi, Sütçü İmam Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakülteleri ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi’ndeki asistan hekimler ortak bir bildiri yayınladı ve Tıpta Uzmanlık Kurulu’ndan şartsız, kalıcı, geçiş hakkı talep etti. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi faaliyetini durdurmasa da gözle görülen hasarlar var. Oradan da başka yere geçiş isteyen hekimler bulunuyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) öğrenci ve asistan hekimlerin sorunları ve çözüm önerilerini iletmek amacıyla Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu’nu toplantıya çağırdı. Fakat henüz bir yanıt alamadı.
Eğitim alacak hastane yok, barınma, internet sıkıntı
TTB Tıp Öğrencileri Kolu’ndan Ahmet Bilge, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencisi. Hem klinik öncesi (1, 2, 3’üncü sınıf) hem de klinik eğitimindeki öğrencilerin sıkıntıları olduğunu belirten Bilge, “YÖK ilk üç yıl için çevrim içi eğitim dayatıyor. Ancak birçok arkadaşımızın ailesi deprem bölgesinde ikamet ediyor. Çadırda kalan, ev bulamayanlar var. İnternet sorun. Teknolojik aletlerimiz bile öğrenci evlerimizde, yurtlarda kaldı. Tamamen yalnız bırakıldık. Biz zorla eğitim almaya çalışıyoruz” dedi.
Tıp öğrencilerinin staj eğitimleri ayrı bir dert. YÖK staj eğitimleri gören 4,5, 6’ıncı sınıf öğrencilerinin, ‘özel öğrenci’ statüsünde kendilerine okul bulmaları için üç hafta süre tanıdı. Okul bulamayan dönem kaybı yaşayacak. Ancak bu sorunu çözmeye yetmedi. Özel öğrenci statüsü verildiği için gittikleri okul barınma sağlamıyor. ‘Misafir öğrenci’ statüsü verilmesi gerektiğini belirten Bilge şu sorunları dile getirdi: “Arkadaşlarımız bu üç haftada bazı stajları kaçırıyorlar. Başvurdukları fakültelerde staj programları uymuyor. Bazı stajlar alınamayacak, dönem uzatılacak. Üniversiteler dönem uzatacaksınız diye tehdit edebiliyor bazen. Okul bulabilirlerse tabii. Bulamama ihtimali kat kat yüksek. İkamet ettiğimiz yerlerde, istediğimiz fakülteye geçebileceğimiz söylemişti. Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay’daki tıp fakültelerinde öğrenci arkadaşlarımızın birçoğunun ailesinin ikamet ettiği yer zaten deprem bölgesi. Diğer illerdeki fakültelere başvurmaları halinde barınma sıkıntısı çekiyorlar.”
‘Sahra hastanesinde uzmanlık eğitimi olur mu?’
Mustafa Kemal Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimi alan, adını vermek istemeyen bir asistan hekim aynı zamanda depremzede: “Deprem bölgesinde maalesef birçok hekim ve sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Hatay’da depremden bir şekilde zarar görmeyen sağlık çalışanı neredeyse yok. Hekimler olarak direkt ya da dolaylı, maddi ve manevi olarak zarar gördük. Psikolojik olarak çok yıpranmış durumdayız. Depremin ilk anından itibaren insanüstü gücümüzle canla başla, uykusuz, aç ve susuz gönüllü çalıştık. Maalesef akut sürecinin atlatıldığı deprem sonrasında hasarlı binalarda zorla çalıştırılma, barınma, temel gıda ihtiyaçlarını giderme gibi birçok problemle karşılaştık.”
Asistan hekimin evi hasarlı. İki çocuğu ve eşi yara almadan kurtulmuş. Ancak meslektaşları ve tanıdıklarının kaybı nedeniyle üzgün ve travmatik. Hatay’da uzmanlık eğitimi alabileceği hiçbir yer yok. Hastalar olmadan eğitim görmesinin imkansız olduğunu söyleyen asistan hekim, şöyle devam etti: “Hasta yok, hastane yok, materyaller yok! Sadece eğitimim değil, ailemin yaşamı için de elverişli ortam yok! Barınacak yerimiz yok, çocuklarımızın gidecekleri okul yok. Göçebe hayatı yaşıyoruz. Asistanlar arasında gebeler, emzirenler, yakınlarını kaybedenler var. Hocalarımızdan çocuğunu kaybeden var.”
Hastanenin otoparkına kurulan sahra hastanesine çağrıldıklarını anlatan asistan hekim, “Geçen gün bizim için briket ev inşa edileceğini söylediler. Sahra hastanesinde ancak basit ameliyatları yapabiliriz. Komplike hiçbir vakayı yapamayız. Eğitimim için bütün vakaları görmem gerekir. Orada bir iş yapabilirim ama uzmanlık eğitimi alamam. Hatay’da uygun koşulların oluşması için zaman gerekiyor. Tıpta Uzmanlık Kuruluna yazdık. Gelip değerlendirmesi gerekiyor.”
Başka bir asistan hekim, “Hak ihlaline uğruyoruz. Şehirler yerle bir oldu, kalacak yerimiz yok, iş arkadaşlarımız öldü. Hasarsız denen binalar depreme dayanıksız. Sürekli artçı depremler var. Bu şartlarda eğitim de hizmet de veremeyiz. Sesimizi duyun!” diye konuştu.
‘Eğitim verilmeyen hastanelere gönderiliyorlar’
TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu üyesi Dr. Fatma Naime Kırlı, asistan hekimlerin teorik ve pratik eğitim alma süreçlerinin tamamen unutulduğunu söyledi. Eğitimin durduğunu, asistan hekimlerinin hizmet verici şekilde çalıştırıldığını belirten Kırlı, “Birçok hastane ağır hasarlı. Asistan hekimlerin nerede eğitim alacaklarına dair bir planlama da yok. Adana Yüreğir, Ceyhan Devlet Hastanelerine görevlendirilenler var. Ama bunların daha önceden eğitim verme kapasitelerinin olup olmadığı düşünülmemiş. Bölgedeki eğitim görevlileri de depremzede ve eğitim verecek durumda değiller. Kendi imkanlarıyla yatay geçiş yapmaya çalışanlar var. Kolaylaştırıcı yol da açılmadı. Ne olacağını kimse bilmiyor” diye konuştu.
‘Geçici görevlendirme yapılmalı’
TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) İkinci Başkanı Prof. Dr. Orhan Odabaşı, deprem bölgesindeki 2 bin 135 öğretim üyesi, 3 bin 685 de asistan hekimin etkilendiğini söyledi: “Bunlar kayıtlara geçenler. Asıl sayının daha fazla olduğunu düşünüyorum. Belirsizlik çok yoran ve üzen bir konu. Belirsizliği gidermesi gerekenler nedense suskunluklarını koruyorlar. Ama mağdur, yakınlarını kaybetmiş ve çok sayıda zor durumla mücadele eden insanlar için daha anlaşılır, daha açıklayıcı bir yaklaşımın zorunlu olduğunu düşünüyorum. Uzmanlık eğitimini sürdürmek isteyen ancak depremden etkilenen asistan hekimlerin geçici görevlendirmelerle başka illere gidebilmeli.”
Sağlık Bakanlığı’nın Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğini hatırlatan Odabaşı, yönetmeliğin uygulanmasının birçok sorunu geçici olarak çözebileceğini belirtti. Odabaşı, “Tıp eğitiminin gerçek öznesi öğrenciler. Öğrencilerin, eğitimin her aşamasına etkin katılımı eğitimin niteliğini yükseltir” dedi.
Afet sorunları gün yüzüne çıkardı
TTB Merkez Konseyi önceki dönem başkanlarından Dr. Raşit Tükel, afet koşullarının tıp eğitimindeki sorunları gün yüzüne çıkardığının altını çizerek, tıp eğitiminin olağandışı koşullara hazırlıklı olmadığını, bu dönemde tüm sorumluluğun öğrencilere verildiğini aktardı. Ayrıca Tükel, gündeme gelen çevrimiçi eğitimin altyapı koşullarının uygun olmadığını, başka illerde eğitimine devam edecek misafir ya da özel öğrencilerin barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmamasının daha büyük sorunlara neden olacağını kaydetti.
Madde madde asistan hekimlerin talepleri
Öte yandan Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Asistan Hekim Kolu taleplerini özetle şöyle sıraladı:
*Depremzede hekimlerinin yaslarını tutması yaralarını sarması hayatlarını yeniden kurması için idari izinli sayılması ve bu süreçlerde afet bölgelerinde faaliyet gösteren hastanelerde gönüllü hekimlerin görevlendirilmesi gerekiyor. Nitekim bu hususta Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan 2023/5 sayılı genelgenin dikkate alınması,
*Hastane binalarında çalıştırılan sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak adına bağımsız bir kuruluştan oluşan heyet tarafından binaların incelenmesi ve bunların TMMOB ve benzeri meslek odalarının görüşleri alınarak rapor altına alınması,
*Tüm depremzede hekim ve sağlık çalışanlarının iyileştirme sürecinin acilen başlatılması ve bu süreçte psikiyatri ve psikoloji derneklerinin görüşlerine başvurulması,
*Deprem bölgesinde çalışılması istenen tüm depremzede sağlık çalışanlarının barınma, gıda, su ve kıyafet gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması,
*Deprem bölgesinde çalışan depremzede ve gönüllü hekimlerin barınma ve hijyen koşullarının acilen temin edilmesi,
*Yaşadığı can kaybının yanında büyük maddi kayıplar yaşayan depremzede hekim ve sağlık çalışanlarının mücbir sebeplerden ötürü maddi anlamda desteklenmesi,
*Kredi, vergi vb. borçlarının affı,
*Hamile personelin gebeliğinin 24. haftasından 32. Haftasına kadar olan süre zarfında idari izinli sayılması,
*Emziren annelere bebeğin altıncı ayının tamamlanması süresine kadar idari izin verilmesi,
*Sekiz yaş altı çocukların memur ebeveynlerinden birinin idari izinli sayılması,
*Deprem bölgesinde yaşayan çocuklu ailelerin acilen kreş ihtiyacının karşılanması gerekiyor.
*Yaşanan bu büyük afetin etkilerinin uzun yıllar boyunca devam edeceği uzmanlarca belirtilmiş olup, üniversite de eğitim durmuş durumda. Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi alan öğrencilerin nitelikli eğitim alma haklarının sağlanması adına hekimlerin yaşamlarını idame ettirebilecek illerdeki üniversitelere nokta tayin-geçiş hakkı tanınması ve gerekli kolaylığın sağlanması gerekiyor.