MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’ndan Dr. Aslı Davas deprem bölgesindeki kötü koşullar ve travmalar nedeniyle erken doğumlar, düşükler, düşük doğum tartılı bebekler ve anne-bebek ölümleri beklediklerini söyledi. Davas uygun önlemlerin bir an önce alınmasını istedi.
Sadece Hatay, Adıyaman, Malatya’da toplam 35 binin üzerinde gebe bulunuyor. Normal koşullarda gebelerin yüzde 20 sinde bir sağlık sorunu gelişmesi beklenir (düşük gibi). Yüzde 15 inde doğum sırasında sorun yaşanması, yüzde 5’inde de sezaryene gerek duyulur. Deprem gibi büyük travmalar ve değişiklikler gebelik süreçlerini etkiliyor. Bu nedenle bir an önce gebelere yönelik izlemlerin ve güvenli koşullarda doğumun, gerekirse sezaryen için ortamların ve sağlık kurumlarının hizmet vermeye başlaması gerekiyor.
Deprem bölgesindeki organizasyonlarda gebelere öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Davas, şunları dedi: “İklim koşulları, gıda ve suya erişimdeki sorunlar, sağlık kurumlarının çökmesi; erken doğumları, düşükleri, anne ve bebek ölümlerini beraberinde getirecektir. Deprem bölgesinden doğum haberleri gelmeye başlardı. Araç içinde, enkaz altında doğumlardan bahsediliyor.”
Doktor, doğumhane, sezaryen ünitesi yok!
Davas Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da doğum hizmetlerinde çok büyük sıkıntıların çıktığını söyledi: “Bölgede yeterli sayıda kadın hastalıkları ve doğum uzmanı yok. Uzmanların telefon desteğinin bile kurtarıcı olabileceği unutulmamalı. Doğumhane, sezaryen ünitesi yok. Bazı yerlerde epizotemi (doğumda cerrahi) setleriyle ilgili eksiklikler bildiriliyor. Hatay’da özellikle, birçok ilçede acil ihtiyaç bildirimleri var. Doğum sonrası için acilen tetanos aşısına ihtiyaç var.”
Davas, Sağlık Bakanlığı’nın sahadaki doğumlar için revirlere, sahra hastanelerine, çadır bölgelerine ve hatta mobil ekiplerle doğum kitlerini dağıtması gerektiğini belirtti. Davas, Sağlık Bakanlığı’nın her gün doğum yapılabilecek merkezlerin yerlerini ve oralara nasıl erişilebileceğini vs. paylaşabileceğini ifade etti.
‘Erken doğumlar görmeye başladık’
Yüksek stres düzeyinin erken doğumlara yol açabileceği biliniyor. Halen Adana’da hekimlik yapan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cansun Demir, depremin travma etkisini gebelerde görmeye başladıklarını söyledi: “Adana depremden daha az etkilendi. Ama hem Adana ve çevre illerden hem de depremin yaşandığı bölgeden gebeler geliyor. Karnındaki bebeği ölen de var, erken doğum yapan da. Hepsinin nedeni belli değil ama depremden sonra artan hatta ciddi bir sıkıntı gözlüyoruz.”
Güvenlik ve cinsel şiddete karşı önlem alınmalı
Afetlerde en çok zarar gören gruplardan biri gebeler, genç kadınlar, tek ebeveynli haneler, kız çocukları, engelliler, yaşlılar. Göçmen ve farklı etkin gruplarda risk daha artıyor. Dolayısıyla bu grupları koruyacak önlemlerin alınması gerekiyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Türkan Günay, kadınların, çocukların, engellerin ve yaşlıların güvenliği ve cinsel şiddetin önlenmesi için çadırlı geçici barınma yerlerinde, yerleşim alanı planlaması, tasarımı ve planın uygulanması aşamalarında kadınlara danışılması gerektiğini vurguladı.
Daha önceki felaketlerden sonra yaşanan kötü deneyimlerin bazı önlemleri öğrettiğini belirten Günay, özetle şu kuralları hatırlattı:
*Güvenlik, özel yaşam, yakıt bulma imkanları ve yakıt kaynakları (yemek pişirmek, ısınmak için), adil bir şekilde malzeme bulunması konularında kadınlara danışılmalı,
*Çadırların girişi ortak alana bakacak şekilde planlama yapılıp mahremiyet korunmalı,
*Gıda ve diğer malzemelerin dağıtımında sadece erkekler değil, kadınlar da rol almalı,
*Güvenlik olmadan su, gıda, odun, yakıt temin etmek; yemek pişirmek gibi eylemler için uzak mesafelere gidilmemeli, ilgili kaynaklar yakında olmalı,
*Çadırlarda aşırı kalabalık yaşamdan kaçınılmalı,
*Güçlü ve şeffaf olmayan barınma malzemeleri kullanılmalı,
*Barınma alanında kapılar ve pencereler kilitlenebilmeli,
*Çadırlar ailelere ve cinsiyete göre ayrılmalı,
*Kadınlar, kız çocukları ve risk altındaki gruplar için ayrı, kişisel bir çadır sağlanması düşünülebilir,
*Çadırların, tuvaletlerin ve banyoların içerisinde ve çevresinde yeterli aydınlatma sağlanmalı, bireysel aydınlatma için kişilere ışık kaynağı verilmeli,
*Mümkünse güvenlik devriyeleri dolaştırılmalı,
*Tuvaletler ve duşlar cinsiyete göre ayrılmalı,
*Tuvalet ve duş kapıları içeriden kilitlenebilmeli,
*Tuvalet ve duşlarda kapılar ve duvarlar sağlam olmalı, yer ile arasında boşluk olmamalı.