• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Demokrasinin Brexit karşısındaki sınavı

02/02/2020 22:46


KADRİ GÜRSEL

@kadrigursel

[email protected]

Büyük Britanya geçen cumayı cumartesiye bağlayan gece yarısı, 47 yıldır üyesi olduğu Avrupa Birliği’nden resmen ayrıldı. Artık Avrupa Birliği daha küçük ama Büyük Britanya da büyük değil ve dünya daha düzensiz, daha karmaşık bir yer.

Brexit, kapitalizmin tarihsel krizinin önemli sonuçlarından biri.


2008’de başlayan küresel mali kriz Avrupa’yı derinden sarstı; siyasal altüst oluşlara, toplumsal çalkantılara yol açtı. Krizin bir siyasi ürünü, sağ popülizm ve milliyetçiliğin özellikle de Büyük Britanya’da yükselişe geçmesiydi. Önemli ölçüde sağ popülizmin verdiği siyasi mesaj sonucunda, krizden en çok etkilenen kesimler, ülkelerinin Avrupa Birliği gibi uluslarüstü kurumlara aidiyetlerini en çok sorgulayanların başında geldiler.  

Popülizmi tek cümleyle tanımlamak gerekseydi, bu cümle “Yozlaşmış elitlerin yerleşik düzenine karşı halkın iradesini temsil etme ve savunma iddiasında bulunmak” olabilirdi. 

Büyük Britanya ise geniş Avrupa’da sağ popülizmin siyasi hükmünü en acı şekilde icra ettiği ülke oldu. 

Başlıca amacı, ada ülkesini Avrupa Birliği’nden ayırmak olan siyasi partiler kuruldu. Nigel Farage adlı siyasetçi ise, belagat yeteneğinin de sayesinde bu teşekküllerin lideri ve ‘Brexit idealinin babası’ olarak haricen sivrildi.  

Başbakan Boris Johnson ise sağ popülizmin Büyük Britanya’daki yerleşik siyaset kurumu Muhafazakar Parti’deki yüzü.  

Popülizm, ortası delik bir ideolojidir. Komünizm, Nazizm ya da İslamcılıkta olduğunun tam tersine, popülizmin merkezinde fevkalade güçlü bir çözüm önerisi yer almıyor. Popülizm çağımızın en karmaşık sorularına en basit ve en yüzeysel ve dolayısıyla yanlış cevapları veriyor. 

Reddetmek de bu neviden, popülizmin sevdiği bir cevap.

Sağ popülizmin Atlantik’in öteki yakasındaki siyasi markası ABD Başkanı Trump’ın yasadışı göçmenler sorununu reddetmek için Meksika sınırına ördüğü duvar örneğinde olduğu gibi…

Brexit de Büyük Britanya’yı ele geçiren sağ popülizmin ülkenin büyüyen sorunlarına, Avrupa Birliği üyeliğini reddetmek yoluyla önerdiği sözde çözümdür.

Ama bu sağ popülizmin kendisi bir çözüm değil bir semptom; Büyük Britanya’yı derinden etkileyen küresel krizin yan ürünü. Gelin görün ki Brexit gibi tarihsel bir sonuca yol açtı. Ve 23 Haziran 2016’da düzenlenen ve oyların yüzde 51.9 gibi az bir farkla Avrupa Birliği’nden ayrılma yönünde kullanıldığı Brexit referandumunun bu sonucu, ülkenin genç nesillerine karşı yapılmış büyük bir haksızlıktı aynı zamanda.

Haksızlık ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oylarının yaşa göre dağılımında belirginleşiyordu. Yaşı 65 ve üzerinde olanların yüzde 60’ı, 55-64 yaş aralığındakilerin ise yüzde 57’si Brexit’e ‘Evet’ demişti. Buna karşılık 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 73’ü Avrupa Birliği’nde kalmaktan yana oy vermişti. Brexit’e karşı oy kullananlar, 25-34 yaş aralığında yüzde 62, 35-44 yaş diliminde ise yüzde 52 ile çoğunluğu oluşturmuştu (Kaynak: Lord Ashcroft Polls). 

Brexit’e ‘Evet’ diyen yaşlılarla ‘Hayır’ diyen gençlerin oy dağılımı şunu anlatıyordu: Yaşlıların çoğu, kullandıkları ‘Evet’ oyunun orta vadedeki neticeleriyle yüz yüze gelmeden yaşamlarını tamamlayacaklardı. Yarın ise dünün yaşlılarının oylarıyla alınmış Brexit kararının sonuçlarına katlananlar, 2016 referandumunda ‘Hayır’ diyen geçmiş zamanın gençleri olacaktı.

Gelecekte, 2016’da henüz genç olan bazıları da sandığa gitmeyerek Brexit’in kazanmasında pay sahibi olmaktan dolayı kendilerini suçlayabilirler. Referandum, katılım oranı düştükçe sakıncaları büyüyen, tehlikeli bir mekanizmadır. Ve eşit oy ilkesi demokrasilerin vazgeçilmezi olduğuna göre, yaşı ilerlemiş olanlardan ülkelerinin muhtemelen göremeyecekleri geleceğine dair sandığa gidip tercih kullanma hakları esirgenemez. Dolayısıyla gençlerin karar süreçlerine katılımını artırmak bu nazenin rejimi sağ popülist çakallardan korumanın yoludur.  

Her dört yılda bir tekrarlanan parlamento seçimleri söz konusu olsaydı elbette Brexit’teki gibi bir adaletsizlikten söz edilemezdi. Çünkü seçmenler sandıkta yaptıkları tercihin sonuçlarıyla anında yüzleşirlerdi ve bunları beğenmezlerse bir sonraki seçimde telafi etme şansları olurdu. 

İngilizlerin ise Brexit’le ilgili telafi şansları olmayacak. Farkında olarak “İngilizler” diye yazıyorum, çünkü Brexit, nispeten yaşlı, az kazanan, az eğitimli İngilizlerin sağ popülistlerin dolduruşuna gelerek ülkelerini sürükledikleri maceranın adıdır. İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın Avrupa Birliği’nde kalma yönünde oy kullandıklarını ve böylece Büyük Britanya’yı ayrıştırabilecek dinamikleri güçlendirdiklerini unutmayalım. 

Ağzı iyi laf yapan milliyetçi bir palyaço (Nigel Farage) ile ülkesinin en seçkin okullarında aldığı eğitim sayesinde dünyanın en seçkin sağ popülisti olmaya hak kazanan bir siyasi üçkağıtçının (Boris Johnson) kafakola aldığı İngilizler yüzünden Büyük Britanya, şimdi Avrupa Birliği tek pazarı ve gümrük birliğini, bunların yerine herhangi bir ticaret anlaşmasını koymadan terk etmiş bulunuyor. Avrupa Birliği ile ticaretlerini düzenleyecek anlaşma için çetin bir müzakere süreci onları bekliyor.

Ne gülünç ki Büyük Britanya’nın Avrupa Birliği nezdindeki durumu şu anda Türkiye’ninkinden de dezavantajlı. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile en azından, acilen güncellenmesi gerekse de bir gümrük birliği anlaşması var.

Brexit, Avrupa Birliği’ni evet küçültmüştür, ABD’nin stratejik müttefiki Büyük Britanya’nın kaybı Birlik’in Atlantik ötesi bağlarını zayıflatmıştır. Brexit, başlıca nedeni Trump Amerika’sı olan dünyadaki düzensizliği daha da artırmıştır. 

Avrupa Birliği eski cazibesinden çok şey yitirmiş olmalıdır ki Brexit mümkün olabilmektedir.

Mamafih Birlik, Brexit şokunu atlattıktan sonra yoluna Büyük Britanya olmadan daha rahat devam edebilir.

Türkiye’nin kaybı

Avrupa Birliği üyesiyken de kendisini Avrupalı olarak görmeyen ve Avrupa bütünleşmesini yavaşlatmaya çalışan Büyük Britanya’nın Birlik’i terk etmesi Türkiye açısından kayıptır. Büyük Britanya, farklı nedenlerden ötürü yine Avrupalı olmayan Türkiye’yi bütünleşmenin çekirdek gücü olan Fransa-Almanya ikilisine karşı destekliyordu. Şimdi Türkiye Avrupa Birliği ile ilişkilerinde bu destekten yoksun kaldı.

Doğu Akdeniz’de Türkiye ile bölgenin diğer aktörlerini açık ya da örtülü biçimde karşı karşıya getiren enerji jeopolitiği krizi, Brexit’in Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri üzerindeki negatif etkilerinin yakın zamanda gözlemlenebileceği bir konu olmaya adaydır.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Kadri Gürsel

SON HABERLER

İSPARK ücretlerine zam

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde, İSPARK tarafından işletilen … Devamı...

Hacettepe’de yine usulsüzlük: Yeğen şirketine milyonluk ‘piyango’

ALTAN … Devamı...

Zafer Algöz’ün ‘Gibi’ sataşmasında ‘İlkkan’ ve Şahan Gökbakar da topa girdi

‘Erşan Kuneri’ dizisinin oyuncularından Zafer Algöz, ‘Gibi’ dizisiyle son … Devamı...

Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya ‘hızlı katılımını’ veto etmiş

Britanya merkezli Financial Times gazetesinin aktardığına göre Türkiye, … Devamı...

Savcılık: Berlusconi’nin partilerinde seks köleleri vardı

İtalya'nın eski başbakanı Silvio Berlusconi'nin 'bunga bunga' olarak anılan … Devamı...

Bankacılar anlattı: Nebati’nin ‘süper bonoları’ işleri daha da karıştırabilir

Hükümet, kur korumalı mevduattan sonra bireysel yatırımcı için tasarlanan … Devamı...

Çavuşoğlu, İsveçli bakana ‘Feminist politikanızdan sıkıldım’ diye bağırmış

NATO diplomatlarının aktardığına göre üyelik görüşmelerinde Dışişleri … Devamı...

Son 24 saat: 1443 vaka, üç ölüm

Türkiye'de son 24 saatte 1443 Covid-19 vakası kaydedildi, üç kişi … Devamı...

İstanbul’da trafik yoğunluğu yüzde 90’a fırladı

Sağanak ve fırtınanın yer yer etkili olduğu İstanbul'da trafik yoğunluğu … Devamı...

Biden’dan 5’inci madde vurgusu: Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini destekliyoruz

ABD Başkanı Joe Biden, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği için … Devamı...

Devlet ile muhabbetimiz ‘duygular’ düzeyinde değil, vergi-bütçe ilişkisi! (2)
Yazmasam olmazdı: Ekrem İmamoğlu’nun tatil meselesi

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1660 gündür hapiste

YAZARLAR

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

Yekta Kopan’ın özrü, Gezi’nin sızlayan kemikleri…

Dağhan Irak

Akrep’te Ay Tutulması

Neslihan Kazdal

Buluşalım artık!

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Tekrardan kaçın ama sakınma!

Mustafa Dağıstanlı

Onca insan ‘sivil ölüme’ mahkûmken toplumda huzur olacaktı, öyle mi!

Murat Sevinç

Zafer Partisi nedir, kimin işine yarar?

Dağhan Irak

GÜNÜN 11’İ

Kaan Sezyum: Dev bir çekirge istilası altında gibiyiz

Murat Muratoğlu: Belki yarın, belki yarından da yakın

Tuncay Mollaveisoğlu: İktidar, yolsuzlukla mücadele edenlerle mücadele ediyor

Oğuz Demir: Gıda fiyatlarındaki artış üç haneye gidiyor

Rahmi Turan: Namerde avuç açar hale geldik!

Elif Çakır: Yargının iş yükü çoktu da sıra ancak mı geldi Kaftancıoğlu’nun paylaşımlarına?

Ayşen Uysal: Meydanı onlara bırakmayan kadınlara hiç mi hiç tahammülleri yok

Mehmet Barlas: Yabancı düşmanlığı kaşınarak başlatılan süreç fiilen ağaç karşıtlığına dönüştü

Esfender Korkmaz: Dış ticaret açığımızın yüzde 60’ını Çine karşı

Hakkı Yalçın: İkincilik liderliğin küsuratıdır!

Can Ataklı: ‘Almanlar Türkiye’yi kıskanıyor’ sözü doğru olabilir

Mahkeme karar verecek: Fil Happy bir ‘kişi’ mi, hayvanat bahçesinde tutulması yasadışı mı?

Müşteri espressonun fiyatından şikayetçi oldu; kafeye ceza kesildi

Onur Haftası’na özel ‘gururlu’ bisküvi

Şerbetçi otu üretiminde ‘iplikleme’ mesaisi

Kutlama sırasında köpüklü şarabın mantarı gözüne isabet eden sporcu İtalya Bisiklet Turu’ndan çekildi

Alman kasabasında kedilere sokağa çıkma yasağı

Göbeklitepe’deki dikili taşın kopyası Katar yolcusu

Koltukta uyurken kendini uyuşturucu kartelinin kazdığı tünelde buldu

Oasis’in dağıldığı gece dağılan gitar açık artırmada satıldı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi