Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 2016’da ‘partisinin ilkelerinden uzaklaşması nedeniyle’ başbakanlıktan istifa ettiğini belirterek, “Hala bu davanın neferiyim. AK Parti davanın bütün değerlerini ayaklar altına aldı. Ben AK Parti’den ayrılmadım, AK Parti beni ihraç etti” dedi.
Davutoğlu, Habertürk’te Fatih Altaylı’nın programına konuk oldu.
‘Ayasofya iç siyaset unsuru haline getirilmemeli’
Ayasofya’nın içindeki ikonaların korunması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, “Muhalefet de olgun bir tavır sergiledi. ‘Müzeciler-cami yanlıları’ gibi bir toplumsal ayrışmayı açmadan iç siyaset gündemine taşımamak lazım” dedi.
Davutoğlu şöyle konuştu: “Hiçbir şekilde hamasi havaya girmeden, bu argümanları sağlam zemine oturtarak, ‘İslam-Hıristiyanlık’ çatışmasına dönüştürmeden, kesinlikle din çatışması haline gelmemesi hususu önemli. Türkiye içinde siyasal kutuplaşmanın parçası haline getirmek, başka gündemleri unutturmak için Ayasofya gündem yapılıp, seçim olarak görülürse her şeyden önce Fatih’in emanetine de saygısızlık olur.”
‘Suriye krizinin sorumlusu Esad’ın kendisidir’
Cumhurbaşkanı ve iktidarın diğer üyelerinin Suriye eleştirilerini tamamen kendisine yüklediğini söyleyen Davutoğlu, “Arap Baharı sonrası, her seferinde Esad’a, ‘Bu büyük dalga, biz sizin yanınızdayız’ dedik. ‘Ne olur şu büyük dalgayı bastırmak için ordunu kullanma’ dedik. Sekiz dokuz ay Suriye ilişkilerini iyi tuttuk, destek verdik” dedi.
Davutoğlu, Esad ile 2011’de yapılan altı saatlik görüşmenin devlet kayıtlarında olduğunu söyleyerek şunları aktardı: “Büyükelçimiz şahittir ve hepsi not tutulmuştur. Bütün yaşananların birinci sorumlusu Beşar Esad’ın kendisidir. Çok küçük reformlar yapsaydı, kendisini iki aileye kapatmasaydı, bugün Nusayriler bile rahatsız bu iki aileden. Biz barış içinde açmaya çalışıyorduk. Müslüman Kardeşler hiçbir konuşmada geçmemiştir.”
‘Kendi sınırımızı korumak zorundaydık’
Mültecilerin Türkiye’ye Esad’la iyi ilişkiler sürerken gimeye başladığını söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi: “Bizim Esad’la ilişkilerimiz iyi iken, 29 Nisan 2011’de mülteciler ülkeye gelmeye başladı. Esad kendi ordusunu şehirlere soktuğu zaman. Biz kimsenin iç işine karışmadık. Yayladağı’nın güneyindeki bir karakol dışında Esad hepsinden çekilmiş. Bu sefer ne oluyor, Türkiye’nin iç meselesi haline dönüşüyor. Kendi ulusal çıkarlarımızı, o sınırı korumak zorundaydık.”
‘7 Haziran sonrası MYK CHP ile koalisyon istedi’
7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin meclis çoğunluğunu kaybetmesi sonrası parti MYK’sının “CHP ile koalisyon kuralım” dediğini söyleyen Davutoğlu, “Kendi partim içinde bana hareketlenme başladı. İki partinin tabanları yakın değil. Karşılıklı bir güvensizlik hali var. Yukarıda anlaşıp tabana yayamazsanız güvensizlik artar. Cumhurbaşkanının tutumu karşısında bir uyum problemi çıkardı” dedi.
‘Başbakanlıktan istifa etmem cesur bir hareket’
AKP genel başkanlığından ve başbakanlıktan istifa etmesinin cesur bir hareket olduğunu söyleyen Davutoğlu şöyle devam etti: “Baktım ki ilkelerimle koltuğum arasındaki uçurum gittikçe açılıyor. Sayın Erdoğan’ın, AK Parti’nin başarılı olması için bıraktım. Hala bu davanın neferiyim. O dava benim elimde şimdi. O dava Gelecek Partisi’nde AK Parti’de değil. Bu dava yolsuzluklarla mücadeledir, yasaklarla mücadeledir, şeffaflıktır, şatafattan ve lüksten uzak olmaktır; bunların mücadelesini Gelecek Partisi’nde veriyorum. AK Parti’de yok. Ben davayı bırakmadım onlar bıraktı. AK Parti davanın bütün değerlerini ayaklar altına aldı.”
‘İttifak sistemi partilerin doğalarını bozuyor’
Gelecek Partisi’nin millet ve cumhur ittifaklarına yakınlığını soran Altaylı’ya Davutoğlu şu cevabı verdi: “2018 Mart’ında sayın Cumhurbaşkanına ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasetin doğasını, partilerin doğasını bozuyor’ demiştim. Bu şekilde ittifaklar partilerin doğasını bozar. Bu ittifaklar partilerin doğalarını bozuyor. Biz partimizi bir ittifaka eklemlenmek için kurmadık. Şimdi birileri ‘Gelecek Partisi CHP’ye destek olmak için kuruldu’ diyor. Ben CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ile hepsiyle bugün de görüşüyorum, bütün partilerle görüşürüm ama hiçbir şekilde ittifaka eklemlenmem. Ayrıca bu ittifaklar kalıcı değil. Belli ilkelerde buluşabilirsiniz, uzlaşabilirsiniz o ayrı.”
Davutoğlu şöyle devam etti: “Biz kimle ittifak yapacağımızla değil, sağlam parti kurmakla, toplumun kılcal damarlarına kadar örgütlenmekle ilgileniyoruz. Mesele bazlı ittifaklara her zaman varız. Mesela Barolar konusunda. Ben çoklu baroya karşıyım, ama çoğunlukçu baroya da karşıyım. Nispi temsile dayalı çoğulcu baroyu savunuyorum. Bunu kim savunuyorsa onlarla mutabıkız.”