Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davada ilk duruşma tarihi yaklaşırken, iktidara yakın medya mahallesinden Yeni Şafak kolları sıvadı.
Gazetenin manşetinden gördüğü Yılmaz Bilgen imzalı haberde, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ve eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın Suriye’de yaşayan THKP/C’nin eski lider kadrosundan Mihraç Ural’dan talimat aldığı ileri sürüldü.
İddia gazetenin manşetinden, ‘Teröristten talimat aldılar’ başlığıyla duyuruldu.
Yeni Şafak’ın tartışmalı haberleriyle bilinen muhabiri Yılmaz Bilgen, Ural’ın Reyhanlı katliamı ve MİT TIR’larının durdurulmasının ardından Dündar ve Şık’ı telefonla arayıp, “TSK, MİT ve hükümeti suçlayan haberler yaparak kamuoyu oluşturun” diye talimat verdiğini ileri sürdü.
Haberde Dündar ve Şık’ın Ural’la defalarca telefonda görüştüğü, hatta ikilinin Ural’ın talimatıyla ‘sipariş haber dosyaları’ hazırladıkları, ‘talimatlarını eksiksiz yerine getirdikleri’ savunuldu.
Şık’ın o dönem Cumhuriyet’te yaptığı dosya haberler, Dündar’ın tutuklanmasına neden olan MİT TIR’ları haberleri de yine Ural’ın talimatıyla yapılmış gibi anlatıldı.
Bilgen, ‘talimat‘ iddiasını somut bir kanıta ise dayandıramadı.
Habere iki gazeteciye ‘yapılan’ bilgilendirmelere ‘FETÖ’cü savcılar’ın da dahil olduğu iddiası da eklendi.
Ahmet Şık bizzat kendisi yazmıştı
Yeni Şafak’ın Dündar ve Şık’ı Cumhuriyet davası öncesinde hedef gösterdiği manşet haberinde bahsi geçen 2015’in ilk aylarında, Şık, IŞİD militanlarınca Niğde Ulukışla’da üç kişinin öldürüldüğü saldırıyla ilgili dava dosyasından yola çıkarak ses getiren haberler yapmıştı.
Bu haberlerin ardından ardından emniyet, Mihraç Ural’la ilgili kendisine ‘Seni öldürtecek‘ diye bir uyarıda bulunmuştu.
Şık ise, Twitter hesabından ‘Suikastçımla(!) konuştum’ başlıklı bir açıklama yayınlamış, Mihraç Ural’la bizzat telefonla konuştuğunu duyurmuştu.
Bu iddialar üzerine Mihraç Ural’ı aradığını ve söz konusu yazıda geçen ifadeleri okuyup yorumunu sorduğunu dile getiren Şık, gürültülü bir kahkaha attığını söylediği Ural’ın, “Hayatımın hiçbir döneminde kimseye şiddet kullanarak zarar vermedim. Bundan sonra da yapacak değilim. Siz gibi değerli aydınları halkımızın serveti olarak görüyorum. Bunu yapanları lanetliyorum” dediğini aktarmıştı.
İlk iddia Vahdet’ten
Yine o açıklamada, kendisine Gülen Cemaati’nden haber sızdırıldığına dair suçlamalar yöneltildiğini ve tehditlerle karşılaştığını belirten Şık, bugün ‘geçmişten kazınan’ Mihraç Ural iddiasının kaynağını da şöyle anlatmıştı: “Linç kampanyasının başlatıldığı ilk adres Vahdet isimli ne idüğü belirsiz gazeteydi. Cumhuriyet’in çiçeği burnunda yayın yönetmeni Can Dündar’ı uzun zaman önce “paralelci” ilan etmişlerdi zaten. Ve göreve başlar başlamaz Dündar beni görevlendirmiş ve bağlantılı olduğu Paralelcilerden sızdırılan dosyaları önüme koymuştu. Bununla da kalmadı. Sadece paralelciler değil, Reyhanlı’da 53 insanı öldüren bombalı katliamın da faili olduğu öne sürülen Mihraç Ural da işe dahil edildi. 30 yıldır tek bir eylemi olmayan THKP/C’nin eski lider kadrosundan Ural’ın bizi manipüle ettiği de yazıldı. Aramızdaki ilişkinin delili olarak Ural’ın Cumhuriyet gazetesi okurken çekilmiş bir fotoğrafı, kişisel Facebook hesabında yayımlanan haberlerimiz öven paylaşımıyla birlikte kanıt olarak sunulmuştu. Yakalanmıştık! Birkaç gün sürdü benzer yayınlar. Linç kampanyası da sürüyordu.”
Diken, o dönem Şık’ın bu açıklamalarını haberleştirmişti. Yeni Şafak, 24 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde görülecek Cumhuriyet davası öncesi o dönem ortaya atılan ve ispatlanmayan haberleri yeniden dolaşıma soktu.