Covid-19’a yakalanan ve hastalığı yenen Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Savaş Başar Kartal, tanı konulduktan beş gün sora eşiyle helalleştiğini ve çocuklarını emanet ettiğini söyledi.
Yaşadıklarını AA’ya anlatan Kartal, Türkiye’de ilk vaka görüldükten sonra hastaneye başvuran hasta sayısının arttığını anlatarak şöyle devam etti:
“O süreçte Covid’i yöneten başhekim yardımcısı olarak alanda kalmamız gerekti. Maske kullanıyorduk ama tabii virülansı çok yüksek bir tabloydu. Bu noktada da yakalananlardan biri oldum. Birinci hafta bitiminde kırgınlığımı hissedince hızla kendi sürüntümü enfeksiyon uzmanlarımıza aldırdım. Yatış yapıldı, sonraki günlerden itibaren ateş başladı. Çok yoğun bir hastalık süreci geçirdim. Yaklaşık dört gün ateş düşürülemedi. Ağır bir ateş tablosu yaptı. Kendi hastalıklarım da vardı. Hastalık akciğerlerimin tümünü zatürree ile kapladı. Oksijen alamamaya başladım tabii oksijene bağlandık. “
Ölüm korkularının sesleri
14 gün oksijene bağlık yaşamak zorunda kaldığını, oksijen alındığı için hareket etme şansının dahi olmadığını söyleyen Kartal şu ifadeleri kullandı:
“İnsanda hekim olarak da tablonun nereye gelişebileceğini bildiği için ayrı bir tedirginlik oluşuyor. Oksijenin başınıza neler getirebileceğini biliyorsunuz. Daha sonra burun arkası ve akciğerde kanamalarım oluşmaya başladı. Çünkü kan değerlerinizi çok bozuyor ve virüs akciğerlerinizde alyuvarlarınıza saldırmaya başlıyor. Oksijen taşımanızı bir daha engellemeye başlıyor. Vücudunuzu kıpırdatamaz hale geliyorsunuz. Hem hastalıkla mücadele ediyorsunuz psikolojik olarak hem de diğer hekim ve hemşire arkadaşların desteğine muhtaçsınız. O süreci hastanede hem yönetici hem hasta olarak yaşadığım için yan odalardaki gece vakti sesleri duyuyorsunuz. İnsanlar nefes almakta zorlandıkları için ölüm korkularının sesleri geliyor. “
Hastanede 140 personelin hastalığa yakalandığını, çok iyi önlem almalarına rağmen hastalığın bulaştığını vurgulayan Kartal, “İnsanlar ‘Sağlıkçılar çok iyi önlem almadı mı’ diyor ama ilk haftada çok bulaştırıcı bir tablo vardı” dedi.
Hastalığın ciddiyetinin altını çizen Kartal şunları söyledi: “Yakalanmadıkça ciddiyetini tam olarak anlamanız mümkün değil. Ne zaman oksijeni alamadığınızda, eliniz kolunuzu hareket ettiremediğinizde çok daha net anlıyorsunuz ki bu virüs yeni geldiği için çok daha farklı bir hastalık. Eğer özellikle diyabet, şeker, sedef gibi hastalıklarınız varsa çok hızlı vücudunuza saldırıyor, açıklarınızı çok hızlı yakalıyor ve hızla sizi oksijensiz bırakıyor. Sadece akciğerde zatürree yapmıyor, menenjite çevirebiliyor, kalp kaslarınızı tutabiliyor. Bir hasta olarak büyük tedirginlikler yaşadım. Çocuklarım da var. Şöyle söyleyeyim hastalığın beşinci gününde artık vücudumun dayanamamaya başladığını görünce eşimle helalleştim, çocuklarımı emanet ettim. Çünkü belli bir şey varsa kaçamazsın. “
Yoğun bir tedavi sonunda 10’uncu günde toparlanmaya başladığını, ağır geçirse de hastalığı atlattığı için çok mutlu olduğunu vurgulayan Kartal iyileştikten sonra üç hastaya plazma bağışında bulunduğunu söyledi.
Kartal’ın, maske ve sosyal mesafe kurallarını ciddiye almayanlara özellikle de taşıyıcı olma ihtimali yüksek gençlere uyarısı vardı: “Lütfen başkasının hayatını riske etmeyin. O an taşıyıcı olabilirsiniz, maske çok önemli, sosyal mesafe çok önemli, şu an yaz ayları kapılar pencereler daha açık virülans daha düşük. Salgının durması için herkese bir sosyal sorumluluk düşüyor. Yakalanıp geçirmiş ve hayatta kalmış bir hekim olarak uyarmak istiyorum. Lütfen kendinizi ve insanları koruyun. Lütfen mesafelere dikkat edin. Ülkemiz sağlıklı kalsın.”