Ala’nın anlatımıyla, ikinci reform dalgası, altın yıllar olacakmış. Altın yıllar da üst gelir grubuna sıçramak için bir fırsat penceresi olacakmış. Adalete güveni arttıracak reformlar partinin gündemine alınmış. Ekonomide, orta gelir tuzağına düşmemek için bir sıçrama yapılacakmış.
Bitmedi: Türkiye’nin temele hak ve özgürlükleri garanti altın alan, şeffaf, katılımcı, demokratik, sivil bir Anayasa’ya ihtiyacı varmış.
Belli ki iktidar, milyonların ezildiği, yoksulluktan kırıldığı yüksek enflasyon ortamında, ipin üzerinde düşmeden 2028’e kadar yürüyebilmek için kendince bir oyun planı kuruyor.
Mehmet Şimşek isminin küresel piyasalardaki “kredibilitesi” üzerine inşa ettiği sermaye dostu ekonomik programı, AB çevreleri ile de mutabık kalarak “yapısal reform” ajandasıyla “taçlandırma”yı hedefliyor. Ala’nın listelediği reformlar, Şimşek’in sıkça telaffuz ettiği “yeşil’ dönüşümler hep, Avrupa piyasalarından finansman akışını sürekli kılmaya yönelik hamleler. Çünkü AB’nin yeni büyüme yol haritasında “yeşil dönüşüm’ önemli bir yer tutuyor.
İktidar, “dışarıya” yapısal reformlarla dışarıya çağdaş, şeffaf vs. bir görünüm hazırlayıp boğazımıza kadar battığımız 3Y’yi maskelerken kullanılmış kağıdın arka yüzü, elektrik ampulu vs. gibi klasik tasarruf tedbirlerini biraz daha göstermelik maddelerle genişleterek de “içeride”, sabır talep ettikleri halkın tepkisini yatıştırmayı planlıyorlar.
“Ahbap şirketlerinize, patron arkadaşlarınıza, araç başına, yolcu başına, km başına dolar, Euro üzerinden verdiğiniz milyarlık garantilerden de biraz tasarruf edin. Onlardan tasarruf ederseniz bütçe zaten rahatlar” diyenlere de elbette kulak asmıyorlar.
Bu kulak asmama halini siyaset sahnesinde sergilerken de, toplumsal hafızanın zayıflığına, hesap sormaya kalkıldığında kullanılacak “zor”a, mütedeyyin telkinlerle uyutup sakinleştirmeye, kamu bankalarını kullanarak sahiplik değiştirterek inşa ettikleri büyük medya gücüne güvendikleri kesin.
“Bu listeye antidemokratik uygulamalara eskisi kadar ses çıkarmayan, çıkarsa etki doğurmayan AB’yi de mi artık eklemek gerekiyor?” sorusunu da kayıt düşmek gerekiyor.
Sonuç olarak, -22 sene sonra daha sık duyacağımız anlaşılan- “yapısal reform”, ona yol açan bu iktidarın asla köklü çözüm getiremeyeceği 3Y’nin şık bir maskesidir.