ALTAN SANCAR
@altansancarr
[email protected]
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün partisinin grup toplantısındaki kısa ve alışılagelmişin dışındaki konuşması CHP kulislerini hareketlendirdi. CHP’liler genel başkanlarına ‘kesin aday’ gözüyle bakarken, mesajların hem partiye hem de iktidara yönelik bölümleri yorumlara yol açtı.

CHP’liler Kılıçdaroğlu’nun doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslendiği “Ey saray, sesimi duyuyor musun? Senin beşli çetelerini de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum” sözlerini ‘yeni bir muhalefet aşaması’ olarak değerlendiriyor.
Diken’e konuşan CHP’li bir kurmay ‘yeni muhalefet aşaması’nı şu sözlerle anlattı: “Bugüne kadar devlet adabı içinde muhalefet yaptık. Ne yaparlarsa yapsınlar CHP’nin köklerinden gelen çizgiyi bozmadık. Yine bozmayacağız ama artık karşımızda bizim bildiğimiz anlamda devlet adamları olmadığının bilinciyle söz ve eylem üreteceğiz.”
Aynı isme göre, Türkiye’nin erken ya da zamanında sandığa gideceği seçim ‘normal bir seçim’ olmayacak. Kılıçdaroğlu, yetkili organlarla toplantılarında uzun süredir bu yönde uyarıyor. Partililere giden sözler de tabandan tüm örgütlere ‘zorlu sürece hazırlanın’ mesajı.
Söylem birliğini bozan hareketler istenmiyor
CHP’li isme göre, Kılıçdaroğlu bu süreçte ‘parçalı, kendi içinde rekabet halinde görünen ve ortak söylem birliğini bozan hareketleri kesinlikle’ istemiyor.
Kılıçdaroğlu’nun bir toplantıda kendilerine “Tarihsel bir sorumluluğumuz var, hem de hepimizin. Genel merkezinden, ilçe örgütlerine kadar herkes tek bir bedenin parçası gibi hareket etmeli” dediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu’nun mesajlarına dair partideki genel kanıysa ortak adaylık konusunda genel başkanlarının adaylığının kesinleşmeye yakın olduğu. ‘Altılı masa’nın bildirisiyle Kılıçdaroğlu’nun tarif edildiğini, CHP liderinin dünkü çıkışıyla da bunu doğruladığı düşünülüyor.
‘Yoksulların biriken öfkesi’
Kılıçdaroğlu, partisinin grubunda “Çok öfkeliyim” demişti. Hem iktidara hem de partililerine özetle şu mesajları vermişti:
“Karanlığa mahkûm edilen milyonların sesini dile getirmek istiyorum. Onların sorunlarını size anlatmak istiyorum. Gerçekten çok öfkeliyim. Evlatların karanlığa mahkûm edildiği bir Türkiye’yi asla istemiyorum, farklı bir Türkiye, her çocuğun aydınlık bir ortamda yatağına başını koyduğu bir ülke istiyorum, karanlığa mahkûm edilen çocuklarımız dolayısıyla öfkeliyim.
Ey saray, sesimi duyuyor musun? Yoksulların biriken öfkesini görüyor musun? Evsiz, yurtsuz, elektriksiz, aç bıraktığın bebeklerin ağladığını duyuyor musun? Ben o bebeklerin ağlamalarından gece uyuyamıyorum. Karanlıkta onları düşünüyorum. Sonra o karanlıkta senin beşli çetelerini de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum.
Bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum. Size de bir çift lafım var. Bu engereklerle ve çıyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu millete, çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben, o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya şimdi, şu anda yolumdan çekilin.”