
MİNEZ BAYÜLGEN
bayulgenminez@gmail.com
Türkiye 31 Mart yerel seçimlerini bir türlü geride bırakamıyor. İktidar, İstanbul için savaşırken, kamuoyunun aklındaki iki soru hala yanıt bekliyor. Ekrem İmamoğlu İstanbul’un yeni büyükşehir belediye başkanı olacak mı? İlçe meclislerinde çoğunluğun AKP’de olması CHP’yi belediyeleri yönetemez hale mi getirecek? İmamoğlu’nun ekibinde çalışan CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ile bu soruların yanıtlarını ve son gelişmeleri konuştuk.

AKP, İstanbul’da Büyükçekmece’deki seçimlerin iptalini istedi. İl seçim kurulu da bu talebi reddetti. İstanbul geneli için seçimler iptal edilebilir mi?
Hukuki olarak YSK bu seçimi iptal edemez. AKP zaman üzerine zaman kazanmaya çalışıyor, kaos yaratmaya çalışıyor.
AKP’nin itirazı üzerine İstanbul’da 39 ilçenin tamamında geçersiz oylar sayıldı. Binali Yıldırım’ın puanı ne kadar arttı?
Binali Yıldırım’ın lehine sadece 804 oyun düzeltileceğini görüyoruz.
Sayımların daha günlerce devam edeceği konuşuluyor. Yıldırım’ın rakamları daha da artmaz mı? Seçim sonucu değişmez mi?
Yıldırım’ın lehine oylar bin, bin 200 hadi iki bin oy daha artar. Bu da yine sonuçları değiştirmez.
AKP ise gün aşırı farkın gitgide kapandığını söylüyor. Kamuoyuna ne mesaj verilmeye çalışılıyor?
Bakın, fark biraz azalmış deseler istatistik açıdan anlamlıdır ama o kadar. Vermek istedikleri mesaja gelince, Türkiye kamuoyuna seçim sonuçlarının meşru olmadığını göstermeye çalışılıyor olabilirler. Bugün bizim bazı parti üyelerimiz aranıyor.
Niçin aranıyorlar?
Bize gelen bilgilere göre, “Bu seçimlerdeki sonuçlarla sokağa çıkar mısınız yoksa çıkmaz mısınız” soruları soruluyor. Biz ise provokasyona açık olmadan süreci takip etmeye devam edeceğiz.
Bütün sandıklara hakim misiniz?
Tamamına hakimiz. Örgütümüz soğukkanlı bir şekilde çalışıyor ve güvenliği had safhada tutuyoruz. Torbaların, sayım sonuçlarının, bilişim sistemimizin güvenliğini çok sıkı tutuyoruz. Hukuki itirazların yapıldığı birimler çok iyi çalışıyor. Bu noktalarda hiçbir eksiğimiz yok.
Peki bu iş neden uzuyor?
Belki AKP şunu bekledi. Biz CHP İstanbul İl Örgütü’nü yorarız, bir kaos ortamı da yaratır ve sonucu manipüle ederiz diye düşündü. Oysa biz elimizdeki veriyi biliyoruz. Sandık sandık İstanbul’da kaç oyun azalıp kaç oyun arttığını takip ediyoruz.
Peki bu süreç daha ne kadar sürecek, mazbatalar ne zaman alınacak?
10 günden aşağı bitmez. Mazbata verilmesi ise başka bir tartışma getiriyor. Daha önce Melih Gökçek’in henüz seçim sonuçlanmadan mazbatasını aldığını hatırlıyoruz.

Kamuoyunda iki yorum var. İlki AKP’nin zaman kazanmaya çalıştığı diğeriyse İstanbul’u muhalefete vermeyeceği yönünde. Siz hangisine yakın duruyorsunuz?
Zaman kazanmaya çalıştıklarını daha doğru buluyoruz. “İstanbul’u vermeyecekler” düşüncesi yanlış. Elbette İstanbul’u kaybetmek onlara çok zor gelebilir. 7 Haziran’da da AKP seçimi kaybetti ve hükümet kuramadı. Ancak seçim kuralları uygulandı. Dolayısıyla 31 Mart seçim sonuçlarının uygulanmayacağına dair sözler sadece kamuoyunun moralini bozmaya dönük.
İmamoğlu İBB’de bazı belgelerin yok edilmeye çalışıldığını ve bu yüzden zaman kazanıldığını söyledi. Ne tür duyumlar alıyorsunuz?
Bazı yerlerde dijital sistemlerin bozulduğu, özellikle tahsilatların uygulanmadığı makbuzlar üzerinden yapıldığı bilgilerini alıyoruz. Bazı ihale kayıtlarıyla ilgili şikayetler de var. Bazı kurumların depolarından fiziki anlamda boşaltmalar olduğuna ilişkin iddialar ve tespitler var.
Bu sürecin 10 gün daha sürebileceğini öngörüyorsunuz. 10 günde İBB’den yok edilmek istenen her şey temizlenebilir mi?
Öyle planlıyor olabilirler ama hiçbir şey gizli kalmaz.
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
Biliyoruz ki o belediyede hala namuslu insanlar var. Bakın, binlerce kişinin çalıştığı bir belediyede bu belgelerin, kayıtların ortaya çıkmaması gibi bir durum söz konusu olamaz.
Belediyelerden çok ihbar alıyor musunuz peki?
Tabii ki. Çok ihbar geliyor. Bir kısmı tabii söylenti. Ancak önemli oranda değerlendirilebilecek iddialar da var. Az önce anlattıklarımdan bahsediyorum.
Yasaya göre ne kadar sürecek bu iş?
13 Nisan’da sürecin tamamlanması gerekiyor. Böyle devam ederse İstanbul’daki oy sayımları ayın 13’üne zor yetişir. Belki ilçelerdeki sayan kurum sayısını artırma gibi bir düzenleme getirilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefetin galip gelse bile ‘topal ördek’ olacağını söyledi. Ne demek istedi?
“İstanbul Büyükşehir Belediye meclisinde çoğunlukta değilsin” demek istedi. Oysa biz zaten planımızı ona göre yapmıştık. Hatırlayın, İmamoğlu “Seçildiğim takdirde AKP’li kardeşlerimle de belediyeyi beraber yürüteceğim” demişti. Dolayısıyla AKP’li belediye meclis üyeleri çoğunlukta olmasalar bile sistemin parçası olacaklardı.
Ancak iktidar birlikte yönetme fikrine pek sıcak bakmıyor. Erdoğan balkon konuşmasında, “Bakalım nasıl yönetecekler” dedi. İstanbul’u CHP’ye yönetemez hale getirebilirler mi?
Hayır getiremezler. Demokrasi birliğinin nasıl sağlandığını İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde göreceksiniz. Başta da söylemiştik. Belediyenin yönetiminde sadece AKP’li meclis üyeleri olmayacak. Yönetime, mecliste olmayan partileri, sivil toplum kuruluşlarını katacağız. Mahalle meclisleri, kent konseyleri kuracağız. Uzmanlık birimleri, odaları vs hepsini kentin yönetimine katacağız.
Yani İstanbul’u AKP engeline takılmadan yönetebileceğinize eminsiniz?
Evet. Yasada belediye başkanının dokanabileceği ve kullanabileceği çok önemli yetkiler var. Herkesin içi rahat olsun. Ayrıca Türkiye’de şu an belediye yönetimi, kanunen aslında bir başkanlık sistemi. Bunu da görmek gerekir.
Çuvalların başındaki nöbetiniz ne kadar sürüyor?
Nöbetimiz sayım bitse bile devam ediyor. Ta ki “YSK Ekrem İmamoğlu kazandı” diyene kadar da CHP’li örgütler ve milletvekilleri tarafından çuval nöbeti sürecek. Şu anda sayımların yapıldığı yerlerde en az dört milletvekilimiz var. Bazı yerlerde yedi sekiz vekilimiz bulunuyor.
Peki, sayımların bittiği yerlerde kaç kişi var?
Sayımların bittiği yerlerde de bir nöbetçi milletvekili ve ilçe başkanlarımız ve orada seçilmiş belediye meclisi üyelerimiz var. İYİ Parti ilçe örgütleri de bize destek veriyor.
Nöbet tuttuğunuz yerlerde AKP’lilerin süreci sabote eden girişimlerde bulundukları söyleniyor. Doğru mu?
Evet çoğu yerde böyle girişimleri oluyor. Kalabalık halinde geliyorlar ama inanın biz onlardan sayıca daha fazlayız. Seçim kurullarının önünde yataklar kuran ve yatan arkadaşlarımız var.
31 Mart gecesi CHP çok sistematik çalıştı. İmamoğlu, defalarca kamera karşısına geçti ve kamuoyunu bilgilendirdi. AKP, sizin bu kadar organize olmanıza hazırlıksız mı yakalandı? AA bu yüzden mi veri akışı aniden durdurdu?
AKP’nin sistemi AA üzerine kurulu ve AKP bizim de bir sistem kurup takip edebileceğimizi düşünemedi. Hazırlığımızı tahmin edemediler, manipülasyon yapabileceklerine inandılar. Ancak en önemli fark bu değildi.
Neydi?
Ekrem İmamoğlu faktörüydü. İmamoğlu 10’dan fazla seçim yönetmiş bir ilçe başkanıydı. Örgütten gelmeydi. Dolayısıyla hangi noktalarda zafiyet var çok iyi biliyordu. İmamoğlu’nun kadrosunda tıpkı benim gibi uzun süre ilçe başkanlığı yapmış isimler vardı. Bu kadro çok sayıda seçim yönetti, örgütlerle, kadrolarla ilişkileri çok güçlüydü. Sayın il başkanımız Canan Kaftancıoğlu da bu sürece çok iyi hazırlandı. AKP tüm bunları göremedi, tahmin edemedi.
Sandık görevlilerinin GBT’lerinin araştırılacağı söyleniyor. Buradaki amaç ne peki?
Sandık kurulu üyesi olmak isteyen ancak hukuki problemi olanlar zaten ilçe seçim kurulları tarafından reddedilmişti. Belli ki şu an devam eden sayımlarda sandık kurulu üyelerini baskı altına almak istiyorlar. Özellikle hakimleri savcıları baskı altına alıp oyları saymak istiyorlar. O tutanakların altında AKP’nin üyesinin, AKP’nin atadığı memur, sandık başkanı olmak üzere saten en az dört kişisi var.
Toplam sandık üyesi sayısı ise yedi… Gelelim dünyaya…Rusya, İran, Azerbaycan cumhurbaşanı Erdoğan’ı seçimler nedeniyle tebrik etti. Demek ki onlar da sandığı kabul ediyor. O zaman neden siz, yurtdışına seçimleri ilan etmekle suçlanıyorsunuz?
Burada büyük bir paradoks var tabii. Ulusalararası basın elbette Türkiye’ye ilgi gösterir. Ekrem İmamoğlu uluslarası basınla görüştüğünde seçim yorumları sonrasında “Türkiye’ye ne kadar turist göndereceksiniz” diye soruyor. Yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye davet ediyor.
AKP içinde yoğun iç kavgaların yaşandığı söyleniyor. İmamoğlu da benzer düşüncede. Kimler arasında çatışma yaşanıyor?
AKP içindeki çatışma çok yüksek düzeyde devam ediyor. Bunlar kamuoyuna çok da yansımıyor aslında. Bu en başta, aday belirleme sürecinde de yaşandı. Damatla Süleyman Soylu arasında bir tartışma var. Pelikancılar var. Ekrem İmamoğlu da bu yüzden, Türkiye’yi bir “Pelikan muhabbetine teslim etmeyin” diyor.