69’uncu Frankfurt Kitap Fuarı kapsamında ‘Raif Badawi cesur gazetecilik ödülü’ alan Ahmet Şık, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden mesaj gönderdi: “Umudun öfkesinden korkacak olanlar yalnızca suçlulardır.”
‘Cumhuriyet davası’nda 286 gündür tutuklu bulunan Şık ve diğer Cumhuriyet’çilerin bir sonraki duruşması 31 Ekim 2017’de görülecek.
Raif Badawi ödülü insan hakları ihlallerine dikkat çekmek ve halkın haber alma hakkını savunmak adına veriliyor.
Ödüle ismini veren ve Suudi Arabistanlı bir blog yazarı ve redaktör olan Badawi, ‘dini değerlere hakaret’ nedeniyle 10 yıllık hapis cezasını çekmek üzere beş yıldır Suudi Arabistan’da hapiste bulunuyor. Ödül bu yıl üçüncü kez verildi.
Şık adına ödülü avukat Can Atalay alırken, törende Şık’ın mesajı okundu.
‘Hakikati konuşanlar yok edilmeye çalışılıyor’
Cumhuriyet’in aktardığına Ahmet Şık, mesajında şöyle dedi: “Gazetecilik yapmak/ hakikati dile getirmek ve düşüncelerini ifade etmekten dolayı tutsak edilmiş biri olarak; başka bir ülkede yine düşüncelerini ifade ettiği için tutsak edilmiş ve işkence görmüş Raif Bedevi adına verilen bu ödüle layık görülmek benim için gurur verici olmasının yanı sıra aynı zamanda can yakıcı. Bir gazetecinin, zaten görevi ve sorumluluğu olarak işini yapmaya çalışmasından ötürü baskıya maruz kalmasının utancını ise Türkiye’deki sahiplerine bırakıyorum. Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor. Kendileriyle suç ortaklığı yapmayı reddeden medyayı kuşatıp, gördüğü hakikati anlatmakta ısrarcı davranmaya devam eden gazetecileri hapsettiler. Korkuyla hakim kılınan bir suskunlukla tüm ülke bir sessizlik sarmalına girince iktidarlarının kalıcı olacağı yanılgısına düştüler.
‘Tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz’
Oysa ki, bir toplumun gerçek hayatı ve hakikati sustuklarında saklıdır. Çünkü sessizlikte daha fazla duyar insan. ‘İnsan umutsuzluktan umut yaratandır’ diyen usta Yaşar Kemal’e inanan bizlerin umudu var. Çünkü zulmün elindeyken direnmeyenler için yaşanılası bir hayat olmayacağını bilen bizler için, umut kendi gerçeğini yaratır. Ve umudun öfkesinden korkacak olanlar yalnızca suçlulardır. Evet, karanlığın gölgesinin daha da koyulaştığı, karamsarlığın yaygınlaşıp daha da derinleştiği zamanlar. Hiçbir şeyin iyi olamayacağını düşündürten zamanlar. Tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz. Çünkü biz buradayız ve varız. Var kalmaya devam edeceğiz. Türkiye bizim evimiz. Hayatımız. Geçmişimiz. Barış, Hak, hukuk, adalet ve eşitliğin hakim olduğu geleceğimiz.”