Bu yazının yazıldığı an itibariyle tek net görüntüsü varsa, o da Türkiye’nin Güneydoğu’su, Kürtlerin ‘Kuzey Kürdistan’ına ait sonuçlar. BDP’nin burada çok önemli bir seçim zaferi kazandığı pek tartışma götürmez.
Bu ‘Bölge’ manzarası, Kürt siyasi hareketinin ‘özerklik projesi’ne uygun bir zemin oluşturacaktır ancak yakın vade açısından bundan daha da önemlisi, Türkiye’nin yakın geleceğindeki ‘siyasi denklemi’ de etkileyecektir.
Türkiye’nin ‘yakın geleceğindeki siyasi denklem’den kasıt, şüphesiz, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve bu bağlamda Tayyip Erdoğan’ın ‘tek adamlık projesi’.
AKP oyları yüzde 40’larda seyrediyorsa -Gezi ve 17 Aralık tahribatı da göz önüne alındığı takdirde- seçim sonuçları, pekâlâ, ‘başarı hanesi’ne de kaydedilebilir.
Her ne olursa olsun, 30 Mart’ı 31 Mart’a bağlayan gece yarısı itibariyle bakıldığında, ‘Türkiye’nin ufkunda görülen’ odur ki Türkiye, sıcak bir 2014 yılı yaşayacak.
Yani, Türkiye’de ‘siyasi gerilim ve çalkantı’ –güçlü bir ihtimal olarak gözüküyor- artarak devam edecek.
Türkiye, yönetenler açısından yönetilmesi çok zor bir ülke haline gelmiştir.
30 Mart seçimleri, bu ‘gerçeğin’ altını kalın çizgileriyle çizmiştir.
Öyle bir seçim ki kim nerede, hangi oranda kazanmış olursa olsun, bu seçim, her kazanan için –ve her yerde- bir ‘Pyrrhus Zaferi’dir.
Kimse ‘zafer’ kazanmadı yani.